
100 yıl önce Sykes Picot düzeni Türk dünyasının başı olan Türkiye ile gövdesi olan Asya Türklüğünü birbirinden ayırdılar hatta düşman bile etmeye çalıştılar. Araya Ermenistan adlı şer yuvası sokoldu. Azerbaycan’ı ikiye bölüp çoğunu İran’a verdiler. Böylece Türk dünyasını paramparça ettiler. Şimdi Türkler yeniden toparlanmaya çalışıyor . Ancak planı yapanların içimize ektiği tohumların şimdi boy veren mahsulleri diyor ki ne işin var Azebaycan ile onlar Şii. Ne İşin var Suriye ile onlar Arap. Ne işin var Libya ile askeri öldüreceksin. Bunlar kesinlikle bu toprakların mahsulü değil. Türkler böyle düşünenlere karşı dikkatli olmalı. Azerbaycan a yapılan Türkiye’ye de yapıldı. Tek fark, Türkiye Türkleri bunun farkında değil. Suriye adı ile adlandırılan bölge coğrafi olarak Anadolu’nun ve demografik olarak ta Türkiye’nin bir parçası. Hem de o kadar ki o bölge Anadolu ‘dan daha kadim bir Türk yurdu. Türk milletine barışçıl, içine kapanık, cumhuriyetçi kafay ile düşünmek yakışmıyor. Bir imparatorluğun varisleri olarak bize de dünyaya nizâm-ı âlem endişesiyle bakmak yakışır. İmparatorluk düşüncesi kesinlikle bunu gerektirir. Aksi halde sürekli küçülürüz ve yok oluruz. Toplumsal, dini ve ırkî farklılıkları yönetememe korkusu ancak küçücük ulus devlet modellerinin endişesi olabilir. Türkler önce dünyaya ve sonrasında evrene nizâm vermek için yaratıldığına göre bu farklılıklardan korkmanın hiç bir anlamı yoktur. Nitekim bu farklılıklar ancak ve ancak imparatorluk düzeniyle bir arada tutulabilir, yönetilebilir. Ulus devlet modelini benimseyenlerin, farklılıkları idare edememe endişesi taşımakta haklılık payları vardır. Zira onların zihniyeti, daha ülke sınırları içinde dahi nizam sağlamaktan yoksundur.