Milli Mefkure (Ülkü)

Milletleri yükselten şey milli mefkurelerdir. Milli mefkuresi olmayan millet gerilemeye, hiç değilse yerinde saymaya mahkumdur. Milli mefkuresi olmayan milletler medeniyet sahasında yükselmiş olsalar da başka milletlerin gölgesi olmaktan kurtulamazlar. Milli mefkure her zaman milletin büyükleri tarafından prensip haline getirilmiş olmaz. Mefkurenin, mefkure olarak millete hız vermesi için o millet fertlerinin beyninde ve gönlünde yaşaması kafidir. Eski Roma cihana hükmetmek sevdasında idi. Çünkü her Romalının kalbinde kendi milletinin üstünlüğü ve başka milletlere hükmetmek arzusu bir aşk halinde idi. Araplar İslamiyet mefkuresiyle heyecanlanmasalardılar İran’ı bir hamlede yıkıp Bizans’ı sarsan büyük imparatorluğu rüyalarında bile kuramazlardı. Çingiz ve Temür istilalarını sade zamanın uygunluğuna ve bu iki büyük adamın dehasına hamletmek biraz güçtür. Osmanlı İmparatorluğu da kısmen aynı sebeplerle yükselmişti.


” Tarihin bize gösterdiği misallerden alacağımız bir ders vardır : Milli ülküler taarruzidir. “

Yakın tarihe bakarsak taarruzi ülkülerin birçok örneklerini görürüz. Eğer karşısındaki millet Türk Milleti olmasaydı şu küçük Yunanistan bile büyük Yunanistan olacaktı.

“Hayat için savaş” kaidesince yeryüzünde her soyun arzusu kendi cinsini dünyaya yaymaktır. Buna hiç bir soyun muvaffak olamaması aynı arzuda olan başka soyların mukavemetine maruz kalmasındandır. Yeryüzünün insan soyları olan milletler de aynı arzu ile asırlardır çarpışıyorlar. Ve dünyada durmaksızın medd-ü-cezirler oluyor.

Atsız Mecmua, 15 Haziran 1932

Bir Cevap Yazın