Rosetta Taşı, dünyanın bilinen en eski çok dilli yazıtı olup yüksekliği 112,3 cm, genişliği 75,7 cm ve ağırlığı ise 762 kg’dır.
Rosetta Taşı ya da Reşid Taşı, Mısır’da kale yapımındaki bir kazı sırasında rastlantı eseri bir Fransız askeri tarafından bulunmuş, Mısır’da Fransızlar tarafından kurulmuş olan enstitüye gönderilmiştir. Taş, belli başlı üç Mısır tapınağına gönderilmek amacıyla ve üç dilde yazılmış. Bu diller: Demotik (Mısır’da halkın kullandığı dil), Hiyeroglif ve Antik Yunancadır. Bir kısmı kırılmış olan taşın üzerinde 14 satır hiyeroglif yazı, 32 satır Demotik yazı, 53 satır da Antik Yunan yazısı bulunmaktadır. Böylece Mısır halkı ile Mısır asilleri ve Yunanlar bu antlaşmayı rahatlıkla okuyabilmişlerdir.

M.Ö.196 yılında yazılan taşın özelliği aynı metnin Demotik, Antik Yunan ve Hiyeroglifle yazılmış üç versiyonun bulunmasıdır. Hiyeroglifin şifresini çözmek için Yunancayı anahtar olarak kullanan Thomas Young, yazıttaki hiyerogliflerde Kral Ptolemaios’un adının yazılı olduğunu çözen ilk kişi olmuştur. Daha sonra ünlü Mısır Bilimcisi Fransız Jean-François Champollion, hiyerogliflerin güncel Mısır Kıpti dilindeki sesleri gösterdiğini keşfederek hiyeroglifin sırrı büyük ölçüde çözmeyi başarmıştır. Napolyon’un Mısır’da yenilmesi ve 1801’de imzalanan “İskenderiye’nin Bırakılması Anlaşması” sonucu bulunan çoğu eser gibi Rosetta Taşı’nın da korunması da Fransızlardan İngilizlere geçmiştir. Rosetta taşı günümüzde British Museum’da sergilenmektedir.
Hiyeroglif yazısı ne zaman kaybolmuştu?
Hiyeroglifin M.S. 4. yüzyıl civarlarında kullanımı bırakıldı ve bu dile ait bilgi yavaş yavaş silinerek kayboldu.
Rosetta Taşı’ndaki Antik Yunanca’yı okuyabilen uzmanlar, hiyeroglifin şifresini çözmek için Yunancayı anahtar olarak kullandı.
İngiliz fizikçi Thomas Young, yazıttaki hiyerogliflerde Kral Ptolemy’nin isminin yazdığını ilk çözen kişi oldu.
Ardından Fransız akademisyen Jean-François Champollion, hiyerogliflerin güncel Mısır kıpti dilindeki sesleri gösterdiğini keşfetti ve hiyeroglifin sırrı büyük ölçüde çözülmüş oldu.
Bu sayede antik Mısır dili ve kültürünü inceleyen Mısırbilim dalı da doğmuş oldu.
Napolyon’un Mısır’da yenilmesiyle, 1801’de imzalanan “İskenderiye’nin Bırakılması Anlaşması” sonucu, Fransızların Mısır’da bulduğu eserler de İngilizlerin korumasına geçti ve Rosetta Taşı 1802’de İngiltere’nin Portsmouth Limanı’na ulaştı. Taş Kral 3. George’un emriyle aynı yılın Temmuz ayında British Museum’da sergilenmeye başlandı.
Rosetta Taşı sadece 1. Dünya Savaşı sırasında zarar görmemesi için 1917 yılında gizli bir yere kaldırılmış ve 2 yıl sonunda müzeye geri gönderilmişti.