
Komutan: Gittiğiniz her yere çadırlarınızı da taşırsınız. Ne var ki artık toprak sizi taşımaz oldu Süleyman Şah! Ne vakit göçerliğiniz sona erer de yurt bulur huzura kavuşursunuz.

Süleyman Şah: Huzuru taş duvar arasında sizlere bıraktık. Bıraktık ki bu dünyada kalıcı olduğunuzu zannedip fitne saçın, kibir tohumları ekin kibir putları dikin.
Komutan: Süleyman Şah! Buraya gök kubbeyi başınıza yıkmaya geldim. Huzurumuzu kaçırdınız. Bunun bedelini ödetmeye geldim!
Süleyman Şah: Biz bedel ödetmeyi severiz. Kılıçlarımızın gök girip kızıl çıkmasını da severiz! Daha çok huzurunuz kaçıcak komutan
Komutan: İhtiyar! Anladım ki sen çoktan kelleni vermeye hazırsın. Ancak obanın oğlanlarına ve kızlarına acırım. Şimdi ve son kez! Emir hazretlerinin sözlerini iletiyim de dinleyin! Evvela Emir hazretleri müslüman kanı dökmek istemez bunu bilin. Lakin hain dayısını ve Ertuğrul beyi ister. Sonra da Sultan Aladdin’e karşı tüm göçebe Türkmenler gibi onun bayrağı altında birleşeceksiniz. Bunu kabul etmeniz durumunda Halep’in altınlarından da pay düşülecek!
Süleyman Şah: Önce konuşma adabını öğren komutan! İhtiyar diye hitap ettiğin ben nice komutanların kellesini aldım. Gerekirse yine almaktan çekinmem. El Aziz e de ki Süleyman Şah ona obasından bir keçi bile vermez. Halep’in altınlarını obanın çamurlu yollarına taş diye dizerim!