Attila’nın İtalya’dan ayrılmasının nedenlerini açıklayan ayrıntılı bilgiler vardır. Bölgede kıtlık baş göstermişti, orduda salgın hastalık vardı ve Doğu Romalılar Macaristan’da savaşmak üzere Tuna’yı geçmişlerdi. Yine de bu nedenler Attila’nın ölümünden sonra Hun İmparatorluğu’nun niçin ayakta kalmadığını ya da iki oğlunun ölümünden sonra tümüyle tarih kayıtlarından niçin silindiklerini açıklamaya yetmiyor, ileri sürülen iddialardan birine göre,Roma İmparatorluğu’nun sınırları çerçevesinde kaldıkları süre içinde bozkır alışkanlıklarını yitirip Germen biçimi savaşmaya başladılar ve onların arasına girip kaybolup gittiler.47 Hunlar konusundaki tüm ayrıntıları dikkatle inceleyen Maenchen-Helfen bu iddiayı kabul etmemektedir.: ‘Attila’nın atlıları 380’li yıllarda Vardar ovasından Yunanistan’a giren okçulardan hiç farklı değildiler.’ Başka bir açıklama ise Macar ovasının, Hunlar’ın atlarını beslemek için yeterli olmayışıdır. Atlı savaşçıların gerçekten de çok geniş alanlara gereksinimi vardı. 13.yüzyılda Orta Asya’yı gezen Marco Polo, tek bir binicinin on sekiz at bulundurduğunu yazmıştı.

Macar ovasında yapılan hesaplamalara göre ancak 150.000 at otlayabileceği için, her biniciye onar at diye düşünülse bile, bu sayı Attila’nın ordusu için yeterli değildir. Ilıman iklim koşullarının, otlakları daha bereketli hale getirmiş olması bu hesaplamalarda göz önüne alınmamıştı. 1914’te Macaristan’da birer ata sahip 29.000 süvari vardı ve atları Attila’nınkilerden daha büyük olmalarına karşın, otla birlikte tahıl da yiyorlardı ama yine de bu gibi farklar gereksinimlerin onda bire inmesini açıklamaya yetmez.48 Ovada kaldıkları yetmiş yıl boyunca Hunlar’ın atları herhalde karınlarını doyurmuşlardı ve 450’de batıya doğru yola çıkarken Attila at eksikliği çekmemişti.Buna karşılık savaşa götürdüğü atların büyük bir kısmının ölümüne koşturulmuş olması ve çok iyi işleyen iletişim ağları olmadığı için yedeklerin ulaştırılamaması olasıdır. Eğer atlar düzenli olarak dinlenmeye ve otlamaya bırakılmazlarsa süvari saldırılarında ölenlerin sayısı epey kabarık olur. 1899-1902 yılları arasında yapılan Boer Savaşı’nda, bulundukları bölge iklim ve yiyecek koşulları açısından mükemmel olmasına karşın, İngiliz ordusu 518.000 attan 347.000 tanesini yitirmişti. Atların yalnızca yüzde ikisi savaş alanında ölmüştü. Geri kalanları fazla yorulmak, hastalık ya da kötü beslenme gibi nedenlerle ölmüşlerdi ve savaş süresiyle kıyaslayınca günde 336 at yitirilmiş demekti.49 Üstelik İngilizler atları Güney Afrika’da vagonlarla taşımışlardı ama Attila’nın elinde böyle bir olanak yoktu.Yedek olarak Macaristan’dan karayoluyla gönderilen atların durumu ise herhalde savaş alanında kullandıklarından farklı sayılmazdı ve otlaklara doğru geri çekilirken de savaştan kurtulanların büyük bir kısmı da ölmüştü. “Tanrının Laneti” belki de kendi ordusunun en büyük düşmanıydı. Oğullarına pek büyük bir güç bırakmış sayılmaz ve bir oğlu Gotlar’ın, diğeri de 469’da Doğu Roma İmparatorluğu’nun bir generalinin elinde öldükten sonra Hunlar’dan bir daha hiç bilgi alınamadı.
Kaynak: Savaş Sanatı Tarihi / John Keegan