
Bizden (Türklerden) daima askerlik dersi alan milletlerden biri de Fransızlardır. Bunlar Osmanlılara karşı yapılan ehlisaliplere (Haçlılar) iştirak ettikleri gibi Girit’i kurtarmak için de yardımcılar göndermişler ve Napolyon kumandasında Cezzar Ahmet Paşa’dan dayak yedikten sonra son olarak da Çanakkale’de ve Kurtuluş Savaşı’nda cenup cephesinde bizimle aynı acemilik içinde boy ölçüşmüşlerdir. Fransızlar kendilerinin cesur bir millet olduklarını ikide bir ilân ederler. Fakat nedense bizimle olan harplerinde daima bunun aksi sabit olmuş ve Türk askerleri Fransızlar’la “kılıçları kısa ama çizmeleri uzun” diye eğlenerek onların yalnız kaçtıklarını güzel bir nükte ile ima etmişlerdir.

Venedik ve Ceneviz adı altında bizden en çok dayak yiyen milletlerden birisi de İtalyanlar’dır. Romalılar’ın bu şüpheli torunlarıyla 15 savaşımız vardır. Bunun 13’ünü biz, 2’sini onlar kazanmışlardır. Kazandıkları harbi de Almanya, Rusya ve Lehistan ittifakına borçludurlar. Öteki zaferleri ise yalnız 3.000 muntazam Türk askeri tarafından muhafaza olunan Trablus’a yaptıkları saldırıştır. İtalya buraya 60.000 askerle hücum etmiş, sonradan da 60.000 kişi daha sevk etmişti. Biz ise yalnız gizlice bir kaç zabit gönderebilmiştik. Bu 3.000 Türk bir kaç bin Arap’ın yardımıyla İtalyanlar’ı tam bir yıl oyaladı. Arkasından Balkan Harbi çıkmasaydı kıyamete kadarda oyalardı. Ve vaziyet öyle göstermişti ki kazara Türkiye ile İtalya arasında kar yolu olsa Türk ordusu muhakkak Roma’ya girerdi. Zaten İtalyanlar’a Trablus’a saldırmak cesaretini veren de karadan hududumuzun olmaması ve donanmamızın yok denecek halde bulunmasıydı.
Kaynak: Nihal ATSIZ Makaleler 1 Sayfa 34