Tedarik Zinciri Kavramı

Tedarik zinciri ürünlerin ya da hizmetlerin üretim ve tesliminde yer alan birçok bağımsız birim/bölüm ya da organizasyondan ve bu birim/bölüm ya da organizasyonların tesisleri, fonksiyonları ve faaliyetlerinden oluşan bir zincirdir. Bazen değer zinciri olarak da ifade edilir. Tedarik zinciri, zincir boyunca yapılan eylemlerle ürüne katılan değerden dolayı bu adla anılmaktadır.

Tedarik zincirinin ne anlama geldiği ya da ne olduğu konusunda evrensel bir kabulün bulunduğunu net olarak söylemek çok zordur. Jayashanker’e göre tedarik zinciri “bir ya da daha fazla birbiri ile ilişkili ürünü kapsayan satın alma, imalat ya da dağıtım faaliyetinden müşterek olarak sorumlu özerk ya da kısmen özerk iş birimlerince oluşturulan bir şebekedir. Tedarik zinciri; üretimde kullanılacak hammadde, yardımcı maddeler ile üretim araçlarının (emek, doğal kaynak, sermaye, teknoloji) bir araya getirilerek üretim noktalarına en uygun maliyet ve koşullarla temini, üretim içi süreçlerde sağlanabilmesi için üretim nihai müşterilere en iyi koşullar ve maliyetlerle ürünlerin ulaştırılabilmesi sürecini kapsamaktadır. Bu tanıma göre tedarik zinciri yapılan tüm eylemleri kapsamına almaktadır. Tedarik zinciri, düşük maliyetlerle yüksek katma değerler elde edebilmek için tedarikçilerle müşteriler arasındaki süreçlerin yönetilmesi olarak açıklanmaktadır. Lee ve Billington ise benzer bir tanımı şöyle yapmıştır: “Tedarik zinciri, hammaddeleri tedarik eden, daha sonra bunları yarı bitmiş ve nihai ürüne dönüştüren ve bir dağıtım sistemi aracılığı ile müşterilerine teslim eden birimler ya da örgütlerce oluşturulan bir şebekedir.” Ganeshan ve Harrison’un da paralel bir tanımı bulunmaktadır. Bu yazarlara göre “Tedarik zinciri, malzemelerin (girdilerin) tedarik işlemleri, bu girdilerin yarı mamul ve mamul hale dönüştürülmesi ve nihai ürünlerin müşterilere dağıtımını yerine getiren birim/bölüm ve dağıtım seçeneklerinden oluşan bir şebekedir.” Meindel ve Chopra’ya göre “tedarik zinciri, doğrudan ve dolaylı müşteri taleplerini karşılamak üzere, yalnızca üretici ve tedarikçiden oluşmayan, aynı zamanda taşımacılar, depolama hizmeti verenler, perakendeciler, müşteriler ve diğer tüm benzer aktörleri kapsayan bir zincirdir”. Burada verdiğimiz tanımlar ve tanım içinde yer alan zincir elemanları ve akış yönleri Şekil 1.1.’de gösterilmektedir.

Tedarik, işletmelerin ihtiyacı olan girdilerin (hammadde, malzeme, parçalar, donanım, bitmiş ya da yarı bitmiş ürünler vb.) sağlanmasına yönelik bir süreç, faaliyet ya da sorumlulukları ifade etmektedir. Tedarik, işletme gereksinimlerinin saptanması, bu gereksinimleri karşılayabilecek bir tedarikçinin belirlenerek seçilmesi, ürün teslimine ilişkin koşulların müzakere edilmesi ve teslime ilişkin işlemlerin izlenmesine yönelik işlevleri kapsamaktadır. Başka bir deyişle tedarik, işletme dışı arz kaynaklarından girdilerin (üretim ve üretim dışı) temin edilmesi sürecidir. Burada verilen açıklamalar ışığında tedarikçi kavramı da işletme gereksinimlerini karşılayan birim/bölüm, kurum ya da kişiyi ifade etmektedir. Diğer bir ifadeyle tedarikçi satın alınacak girdileri temin eden kişi, birim/bölüm ya da kurumdur.

Tedarik ve tedarikçi kavramlarına yukarıdaki gibi açıklık getirdikten sonra şimdi de “tedarik zinciri” kavramını geniş anlamda açıklamaya çalışalım. Tedarik zinciri; tedarikçiler, imalatçılar, dağıtıcılar ve perakendeciler şeklinde adlandırılan çok sayıdaki işletmeyi bünyesinde barındıran ve (1) üretim için gerek duyulan hammaddelerin bulunması, (2) bu hammaddelerin belirli nihai ürünlere dönüştürülmesi, (3) oluşturulan nihai ürünlerin perakendecilere tesliminin sağlanması işleri için çaba sarf eden ve birlikte çalışan bütünleşik bir süreç olarak tanımlanabilir. Bu zincir ileriye tüketici ya da perakendeciye doğru malzeme akışı, geriye doğru bilgi akışı şeklinde açıklanabilir. Araştırmacılar ve uygulamacılarca uzun bir süre tedarik zincirindeki çeşitli süreçler birbirinden ayrı olarak ele alarak incelenmiştir. Ancak son yıllarda tedarik zinciriyle ilgili faaliyetler bir bütün olarak ele alınmış ve tedarik zincirinin performansı, tasarımı ve analizi konularına giderek artan bir biçimde yer verilmeye başlanmıştır. Uygulamacı görüş açısından, imalat maliyetlerindeki artışlar, imalata dayalı kaynaklardaki daralmalar, kısalan mamul yaşam seyri, imalat alanındaki sadeleşme (gereksiz imalat faaliyetlerinin süreçten elenmesi) yalın üretimin benimsenmesi ve pazar ekonomilerindeki küreselleşme konularını içeren ve imalat çevresinde yaşanan çok sayıdaki değişiklik tedarik zinciri kavramını canlandıran ve gündeme getiren önemli faktörlerdir. Bu konudaki yeni ilgi alanları geleneksel tedarik zinciri kavramını genişleterek kapsamına geriye doğru lojistik, geri dönüşüm amaçlı ürün koruma, üretimde yeniden düzenleme (üretim süreçlerinin yeniden ele alınması), tekrar kullanım gibi konular kapsamına almıştır.

Yukarıda bahsettiğimiz gibi, tedarik zinciri, hammaddeleri nihai ürünlere dönüştürme ve daha sonra bu ürünleri müşterilere teslim etme konularını bünyesinde barındıran bütünleşik bir imalat-dağıtım-teslim sürecidir. Tepe noktada tedarik zinciri iki temel bütünleşik süreci kapsamına alır: Bunlar; (1) Üretim Planlama ve Stok Kontrol Süreci ve (2) Dağıtım ve Lojistik Süreci’nden oluşmaktadır. Bu süreçler Şekil 1.2.’de gösterilmektedir. Şekilde hammaddelerin nihai ürüne dönüşümü ve teslimine yönelik temel çerçeve gösterilmektedir.

Şimdi de bu iki temel sürece kısaca değinelim:

Üretim Planlama ve Stok Kontrol Süreci: Bu süreç imalat ve depolama alt süreçlerini ve onların ara yüzlerini kapsamına alır. Daha spesifik olarak, üretim planlama, tüm imalat sürecinin tasarım ve yönetimi olarak tanımlanır (hammaddelerin programlanması ve elde edilmesi, imalat süreç tasarımı ve malzeme elleçleme tasarım ve kontrolünü kapsar). Bu aşama, ayrıca, stok kontrolü, hammaddeler, üretimde kullanılan envanter, ve genellikle nihai ürünlere yönelik depolama politika ve prosedürleri tanımlamaktadır.

Dağıtım ve Lojistik Süreci: Dağıtım ve lojistik süreci, ürünlerin depolardan perakendecilere doğru nasıl aktarılacağını ve teslim edileceğini belirler. Ürünler perakendecilere doğrudan aktarılabileceği gibi önce dağıtım tesislerine daha sonra sırayla perakendecilere taşınabilir. Bu süreç envanter düzenleme (müşterinin istediği malzeme, parça ve ürün stoklarını bir araya getirme), taşıma ve nihai ürünün tesliminin yönetimini kapsar.

Bunlar, bütünleşik tedarik zincirinin oluşumunda biri diğerini etkileyen süreçlerdir. Bu süreçlerin tasarım ve yönetimi gerek performans amaçlarına erişimde bir birim olarak tedarik zincirinin çalışma alanının yaygınlığını belirler. Tedarik zinciri ayrıca aşağıda belirteceğimiz özellikleri de kapsayarak değişik biçimlerde tanımlanabilir:

• Tedarik zincirinin amacı, en uygun ölçekte yatırım ve yüksek düzeyde müşteri hizmetinin anlık olarak sağlanmasıyla rekabetçi avantaj yaratmaktır.

• Bir plan ya da operasyonun detaylı bir biçimde organize edilmesi ve uygulanmasıdır

• Esas olarak askeri birliklerin ve araçlarının organize edilmesi ve hareket ettirilmesini tanımlamak için askeri alanda kullanılmış bir terimdir. Günümüzde ise; kaynakların dağıtımı ve yeniden dağıtımının gerekli olduğu organizasyonlarda detaylı planlama süreçleri olarak uygulanmaktadır.

• Esnek fakat bütünleşik anlamda malzeme ve uygun bilgi akış hatlarının oluşturulmasına uğraşan ve böylelikle işletme için en uygun ölçekte sonuçların elde edilmesini sağlayan stratejik bir düşünme yöntemidir. Tedarik zinciri yönetimi bir ürünün planlanması ve ürünle ilgili tahminler, imalat ya da ürünle ilgili hizmet verilmesi gibi faaliyetlerin içinde bulunan malzeme temelli fonksiyonları koordine eder ve bütünleştirir. Çevik bir tedarik zinciri pazara karşı duyarlıdır ve bu türdeki bir tedarik zincirinde:

• Hedef; kalitenin, fiyatın, tepki süresinin ve hizmetin kritik faktörler olduğu pazar değişiklikleri karşısında şirketin ayakta kalmasını sağlamaktır.

• Amaç; rekabetçi avantajı sağlayacak şekilde pazar ve dağıtım kanalları ile tedarik ve imalat operasyonlarını birbirine bağlamaktır.

• Maliyet tasarrufları ve satış artışlarından sağlanacak yararlarla daha iyi hizmet düzeyi ve daha yüksek karlılık elde etmektir. Tedarik zinciri; tatmin edici hizmet düzeyi gereklerinin sunumu sırasında sistemin bütününe ait olan maliyetleri minimum kılmak için ürünlerin doğru miktarlarda üretimini doğru bölgelere doğru zamanda dağıtımını sağlayacak şekilde tedarikçileri, imalatçıları, depoları ve perakendeci mağazaları etkin bir biçimde bütünleştirmeye yönelik bir çabadır. Bu tanım birkaç noktayı göz önünde tutar. İlk olarak tedarik zinciri yönetimi maliyetler üzerinde etkisi olan ve müşteri istek ve beklentilerine uyan ürünlerin üretilmesinde rol oynayan tüm birimleri dikkate alır. Tedarikçi ve imalatçı tesislerinden, depolardan perakendecilere ve mağazalara, dağıtım merkezlerine kadar olan bütün tesisleri kapsar. Gerçekte bazı tedarik zinciri analizleri tedarik zincirinin performans üzerindeki etkilerinden dolayı tedarikçinin tedarikçisi ve müşterinin müşterisini dahi hesaba katmaktadır. İkincisi, tedarik zinciri temel amacının tüm işletme sistemi dahilinde verim ve maliyet etkinliğinin sağlanmasıdır. Bu durumda tedarik zinciri; taşıma, hammadde stoklarının dağıtımı, iş süreçleri ve bitmiş ürün maliyetlerinin minimize edilmesini kapsar. Bu nedenle basit bir biçimde sadece taşıma maliyetlerini minimize etmek ya da stok maliyetlerini azaltmaktan ziyade tedarik zincirini sistem yaklaşımı ile ele almak gerekmektedir. Son olarak, tedarik zinciri tedarikçilerin, imalatçıların, depoların ve mağazaların etkin bütünleşmesi sağlanması fikri üzerinde durmasından dolayı stratejik düzeyden taktiksel ve operasyonel düzeye kadar işletmenin tümünü kapsar.

Tedarik zinciri konusundaki gelişmeleri etkileyen faktörleri hangi ana başlıklar altında toplayabilirsiniz?

Boston danışmanlık firması olan İleri İmalatçılık Araştırma şirketi imalatçılar ve ticari ortakları arasındaki bilgi ve malzeme akışını vurgulayan bir tedarik zinciri modeli geliştirmiştir. Araştırma, yöneticilerin aşağıdaki değişiklikleri yaparak imalat yöntemlerini değiştirmeleri gerektiğini ortaya koymuştur:

• Alıcı ve satıcı arasında daha fazla bilgi paylaşımı.

• Dikey bölümsel işlevlerin yatay işletme süreçleri ile yer değiştirmesi.

• Yığın üretimden kişiselleştirilmiş üretime geçiş.

• Örgütsel ve sürece yönelik esnekliğe artan biçimde önem verme.

• Süreçlerin tümünde koordinasyonun sağlanması.

• Çalışanın güçlendirilmesi ve gerçek zamanlı karar destek sistemlerine geçiş.

• Daha hızlı bir biçimde yeni ürünlerin pazara sunulabilmesi için rekabet baskısı. İşletmeler günümüzde tüm işlemlerini daha düzenli yürütmekte ve müşterilerinin ürünlerine ulaşım süresini minimize etmektedirler. Bu nedenle, tedarik zincirini uzmanca yönetmek pek çok işletme için hayati bir önem taşır hale gelmiştir.

Tedarik zinciri konusunun yaygın şekilde tanınır bir hale gelmesinin birkaç nedeni vardır. Küresel kaynak kullanımındaki eğilim, zaman ve kalite yönlü rekabet üzerindeki vurgu ve bunların çevre üzerindeki belirsizliğe olan katkıları gibi çeşitli güdüleyiciler konunun bilinirliğini arttıran nedenler olarak ele alınabilir. İşletmeler ürün ve hizmet gereksinmeleri için artan bir biçimde yerel kaynaklar yanı sıra küresel tedarik alanlarına yönelmektedirler. Tedarikin bu şekilde küreselleşmesi işletmeleri firma içindeki ve dışındaki malzeme akışını daha etkin bir biçimde koordine etmeye zorlamaktadır. Bu oluşumun kilit faktörü de tedarikçilerle daha yakın ilişkilerin sağlanması yönündeki yönelimleridir. Tedarikçiler ve onlarla iş yapan işletmeler günümüzde zaman ve kalite temelinde daha fazla rekabet etmektedirler. Müşterilere kusursuz ürünleri daha hızlı ve güvenilir bir biçimde ulaştırmak rekabetten daha fazla öneme sahip olmakta ve bu durum rekabetçi bir avantaj yakalamanın yanı sıra pazarda yer almanın ve var olmanın gerekliliği olarak görülmektedir. Müşteriler ürünlerin sürekli ve hızlı bir biçimde zamanında ve hasarsız bir biçimde dağıtımını istemektedirler. Tüm bu gereklilikler tedarikçiler ve onlarla ilişkili işletmeler arasında daha yakın bir koordinasyon kurulmasını gerektirmektedir. Hızla değişen teknolojik ve ekonomik koşullarla birleşen bu küresel yönlendirme ve artan performans temelli rekabet pazarda belirsizlik yaratmaktadır. Bu belirsizlik bireysel olarak işletmeler ve tedarik zincirinde ve bunun dönüşümü olarak da tedarik zinciri ilişkilerinde daha fazla esnekliği gerekli kılmaktadır. Sağlanan esneklikle de tedarik zinciri içinde yer alan tüm firmaların işlevleri ve uygulamalarının sistematik ve stratejik uyumunun sağlanması zincirdeki her bir işletme ve tedarik zincirinin uzun dönemli performansının gelişmesini sağlar.

Bir Cevap Yazın