Tedarik Zincirinde Yapısal Gelişmeler

Tedarik zinciri katılımcıları sürekli olarak tedarik zinciri bileşenlerinin yönetimini etkileyen kararlar alırlar. Her işletme (katılımcı) dış kaynak kullanımı, ortak olma ve firma içi uzmanlık bileşimi aracılığı ile performanslarını en üst düzeye çıkarmaya çalışır. Günümüz ekonomik koşullarının yarattığı dinamik pazarlarda genellikle işletmeler tedarik zinciri yönetiminde temel yetenekleri ile ilgili alanlara odaklanırlar kalan konuları ise dış kaynaklarla çözümlerler.

Bu genel uygulamaya karşın durum her zaman beklendiği gibi de olmayabilir. Endüstri dönemindeki yavaş hareketlerin hakim olduğu kitlesel pazarlarda, başarılı firmaların tedarik zincirinin önemli bir kısmına sahip olma eğilimi olağan bir uygulama olarak görülmekteydi. Bu durum dikey bütünleşme olarak bilinmekteydi. Dikey bütünleşmenin amacı, ölçek ekonomisinin sağladığı fırsatlardan en yüksek verimliliği elde etmekti. Şekil 1.5. tedarik zincirinde eski ve yeni yapı karşılaştırmasını göstermektedir. 1900’lerin başında Ford Motor Co., otomobil fabrikalarının parça, malzeme vb. ihtiyaçlarını sağlayan firmaların birçoğunun sahibi konumundaydı. Başka bir deyişle aynı zamanda oto yan sanayinin sahibiydi. Ford Motor Co., demir cevheri çıkaran demir madenlerinin, çelik ürünleri içindeki cevheri çelik millere dönüştüren, otomobil bölümüne gerekli parçaları üreten ve otomobilleri nihai ürün haline getiren montaj fabrikalarının da sahibi ve işleticisi durumdaydı. Ayrıca otomobil döşemeleri için keten kumaş girdilerini yetiştiren çiftliklere, otomobillerin ağaç aksamı için kereste imal tesislerine sahip bulunmaktaydı.

Küreselleşme, rekabetçi pazarlar ve hızlı adımlarla ilerleyen teknolojik değişim ise günümüzde çok sayıda farklı işletmenin en iyi yaptığı işlere ya da temel yeteneklerine odaklanarak işleri birlikte yürüttükleri tedarik zincirlerinin gelişimini hızlandırmıştır. Günümüzde, madencilik işletmeleri 􀀁 􀀁 16 madencilik üzerine, ağaç işletmeleri kereste yapımı üzerine, imalat işletmeleri ana parça ve kısımların yapımından nihai montaja kadar farklı türdeki imalat konularına odaklanmaktadır. İşletmelerin bu yeni çalışma yaklaşımı, hızlı değişimde geri kalmama ve belirli işlerde uzmanlık kazanma avantajları elde etmelerine ve rekabette gerek duyulan yeni becerileri öğrenmelerine fırsat yaratmıştır. Kendi depolarında ürünlerini depolayan, kendi araç filoları ile taşıma etkinliklerini yerine getiren işletmeler şimdilerde bu operasyonların gerçekten temel yetenekleri arasında olup olmadığını ya da işi lojistik olan diğer işletmelere bu faaliyetlerini devretmenin (outsource) maliyet etkin bir karar olup olmadığını iyice düşünüp analiz etmek durumundadırlar. İşletmelerin üst düzey operasyonel verimliliği yakalamak ve sürekli değişen teknolojik değişikliklerin gerisinde kalmamak için temel yeteneklerine odaklanmaları günümüz koşullarında artık bir zorunluluk haline gelmiştir.

Bir Cevap Yazın