Astroloji ve astronomi, XIX. yüzyıla kadar tek bir bilim olarak kabul edilmiş ve bu deyimler astronomi ve astrolojiyi ya da bu ilimlerin her ikisini “Müneccim başılar” icra etmiştir. Müneccim kelimesiyle hem astrologlar hem de astronomlar ifade edilmekteydi. Osmanlıdan önceki Türk ve İslâm devletlerinde hükümdarlar, çeşitli yerlerde kurdurdukları rasathaneler ile; Türk ve İslâm âlimlerine gözlem yapma imkânı sağlamışlardır. Müneccim Başılar; matematik, astronomi ve astroloji alanında uzman kişilerdir.

Müneccim Mehmed efendi, Sultan Ahmed’in vefatı senesinin başında takvimine, o senenin yıldız ahkâmını kaydettiği vakit, «İslâm pâdişâhının kuvvetine…» diye yazmış. Sultan Ahmed vefat ettiği vakit, zamanın devlet adamları müneccim Mehmet efendiye«Senin takviminde, pâdişâhın vefat edeceğini kaydetmemişsin» diyeonu bilgisizlikle itham edecek olmuşlar.
O da «İslâm pâdişâhınınkuvvetine…» cümlesindeki (K ) harfinin, iki noktasından birisinikırmızı mürekkeple yazdığını göstererek hak kazanmıştır. Çünkü o cümledeki (K ) harfinin bir noktası silinirse, (İslâm pâdişâhınınfevtine…» yâni «ölümüne…» demiş olmaktadır.(1) Müneccim Mehmet efendi, Sultan Ahmet’in öleceğini söylese muhtemelen ya asılırdı ya da en iyi ihtimalle sürgün edilirdi. Birçok kimse gelecekten haber vermeyi anlamsız bulsa da; Astronomi ve Astroloji buradan doğmuştur. Burçlar da, fallar da buradan beslenir. Türk Şamanizmi inancının önderi olan “Kam/Şaman”, daha önceki devirlerde; Astronomi ve Astroloji ilmini de bilen kimselerdir. Aslında modern rasathanelerin doğumu yakın dönemde, “Müneccim Başılara” uzak dönemde ise “Kam/Şaman”lara kadar uzanmaktadır. Türk Kamlar, Kağanlara gelecekten haber veren, yöneticilerin hareketlerini ve dünyayı takip eden birer danışmandırlar.
Kaynak(1)Naîmâ Târihi, Zuhuri Danışman Yayınevi, İstanbul
Paylaşan: 27.05.2020 Kaman AFŞAROĞLU