Platon’un İdeal Devleti Gerçek Oldu

Eğer Platon 16. yüzyılda yaşasaydı, Devlet isimli eserinde çizdiği ütopyanın Osmanlı döneminde büyük ölçüde gerçekleşmiş olduğunu görerek mutlu ölürdü. Yani böyle bir devletin bir hayal, ütopya olmadığını Osmanlı bu Enderun sistemi ile dünya aleme göstermiştir. Enderun musikiden şiire, güzel sözden siyaset bilimine kadar yetenek sahibi olanların yükselmesini temin eden bir sistemdir ki biz buna meritokrasi diyoruz, Avrupa’da aristokrasi anlayışı varken, Osmanlı’da devleti temsilen Padişah dışında meritokrasi, yani yeteneklerin sevildiği, yüceltildiği ve bunların yönetime getirildiği bir sistem kurulmuş oluyor, Enderun’un başlıca faikiyeti budur.

Profesör Şevkiye Kazan Nas

Enderûn Mektebi, Enderun’un II. Murad veya Fâtih Sultan Mehmed dönemlerinde açılmış olduğu şeklinde iki farklı görüş ileri sürülmekteyse de II. Murad zamanında Edirne Sarayı’nda teşkil edildiği, ancak gerçek teşkilâtına Fâtih döneminde kavuştuğu söylenebilir. Zamanla çeşitli değişikliklere uğramakla beraber Osmanlı Devleti’nin son zamanlarına kadar (1908) varlığını sürdüren bir saray okuludur. Hristiyan ailelerden devşirilen çocukların zeki ve gösterişlileri saraya alınarak özel bir şekilde yetiştirilirlerdi. Fatih Sultan Mehmet döneminde geliştirilmiştir. Enderûndan sadrazamlar, kaptan paşalar, yeniçeri ağaları, eyalet valileri, sancak beyleri, daha başka hizmetler için ünlü kişiler, ayrıca şairler, edipler, ressamlar, mimarlar, müzikçiler, tarihçiler, fen ve matematik bilginleri (ve öğretmenleri) ve daha bunlar gibi medresenin yetiştirmediği bilginler de yetişmiştir. Osmanlı bürokrasisi sadece devşirmelerden ibaret değildir. Divan ve taşra teşkilatında da yükselme olup buralar genelde Türklerin hakim oldukları kurumlardır. Esasen Kanunî Devrinden itibaren Türk çocukları da Enderûn Mektebi’ne alınmıştır

Enderunda eğitim beş konu üzerinde toplanmıştı:

  • Fen, matematik ve coğrafya eğitimi
  • Beden eğitimi
  • Uygulamalı idari işlerin eğitimi
  • Yeteneklerine uygun bir sanat eğitimi
  • Teorik olarak İslami bilgiler ve dil eğitimi (Türkçe, Arapça ve Farsça)

300 e yakın Sadrazam’ın içinden toplam 140 tanesi Türktür. Yani yarı yarıya bir sonuç vardır ve bu bir İmparatorluk için çok iyi bir sonuçtur. Yani Osmanlı’da devlet yönetiminde Türklerin daha çok koltuğu vardı. Meclisli Monarşiye geçildiğinde ise Meclisin içindeki üye sayılarına baktığımızda ise Türklerin azınlık olduğunu görüyoruz fakat devleti yöneten kadronun yarısı Türk kökenliydi. Zaten mecliste Abdülhamid’in emri ile kapatıldı.

Bir Cevap Yazın