Tedarik Zinciri Yönetim Yaklaşımları

Tedarik zinciri ve bu konuyla ilgili olarak yerine getirilen görevler konusunda farklı şirketler ve hatta aynı şirket içerisindeki yöneticiler bile farklı bakış açılarına ve yaklaşımlara sahiptirler ve bunlar hızla gelişme göstermektedir. Yanlış ya da doğru bir tedarik zinciri bakış açısı yoktur. Gerçekte bir işletmenin bakış açısı diğerinden farklı olabilir. Bunun nedeni ise durumlarındaki farklılıktır. Buna ek olarak doğru bakış açısı durağan değildir ve zaman geçtikçe ve rekabet baskısı arttıkça bakış açılarında değişime gidilme ihtiyacı ortaya çıkacaktır. Aşağıda bu yaklaşımların tanımı ve birbirleriyle olan bağları belirtilmiştir. Sıralama aşağıdan yukarıya doğru en dar kapsamlısından en geniş kapsamlısına doğru verilmiştir.
Fonksiyonel Yaklaşım
Fonksiyonel yaklaşım günümüzde de işletmelerin pek çoğunda mevcuttur. Faaliyetlerini tedarik zinciri kavramı kapsamında düşünmeyen işletmelerde fonksiyonel yaklaşım geçerlilik kazanır. Fonksiyonel bakış açısına göre işletmeler bireysel bölümlerden oluşurlar. Bir imalat işletmesinde tedarik, operasyon, mühendislik ve dağıtım gibi bölümler buna örnektir. Her bölümün kendi özel gündemi vardır. Bölümler arası bağlantının denetimi işletme içerisinde zayıftır. Tedarik zinciri içinde yer alan işletmeler arasında böyle bir denetim söz konusu değildir. Bu tür işletmelerdeki performans değerlemesi genellikle maliyet ağırlıklıdır.
Tedarik Yaklaşımı
Genellikle fonksiyonel yaklaşımdan ayrılış, daha düşük malzeme maliyetleri elde etme çabası ile başlar. Bu bakış açısı, tedarik zinciri içerisinde tedariğin önemini ortaya koyar. Günümüzde pek çok imalat işletmesinde malzeme maliyeti en önemli unsurdur. Bu türdeki işletmeler tedarik zincirinden bahsederken ilk olarak tedarikçileri ve tedarik konusunu düşünürler. Hizmet organizasyonları da pek çok ürün ve hizmet satın alırlar. Çoğu hizmet organizasyonu diğer tedarikçilere bağlıdır. Örneğin; otomobil sigorta şirketleri çok geniş bir oto tamir mağazaları sigorta uzmanlık şebekesine sahiptir. Sağlık sektörü ise doktorlar, hastaneler ve sigortacılardan oluşan bir tedarik şebekesine bağımlıdır.
Malzeme ve hizmet maliyetleri tedarik yaklaşımını maliyet azaltımı yönünde çekici kılmaktadır. Aynı zamanda bu anlayış tedarikçi sayısını azaltma programları ve imalatçı yönetimli stok (vendor-managed inventory VMI) gibi çeşitli programları da gündeme getirmektedir. Bu yaklaşımda, tedarik tamamıyla tedarik zinciri sorumluluğu altına verilebilmektedir.
Bu tür çabalar işletme dışına yansıyarak tedarikçileri etkilemektedir. Tedarikçilerle ortaklıklar gündeme gelirken tedarikçi sayısında azalmalar olabilmektedir. Genelde özellikle satıcı üzerinde alıcının baskın olduğu durumlarda ortaklık görüşmeleri çoğunlukla fiyat indirimi üzerinde yoğunlaşmaktadır. Bu durumda da genellikle herhangi bir iyileşme olmaksızın tedarik zincirinde karın bir taraftan diğer tarafa yer değiştirmesi söz konusu olmaktadır.
Lojistik ve Nakliye Yaklaşımı
Ürünlerin tedarik zinciri içerisinde fiziksel olarak hareket etmesi ulusal ekonomilerin önemli bir parçasını oluşturmaktadır. Lojistik Yönetim Konseyi lojistiği; “tüketici ihtiyaçlarının karşılanması için ürün, hizmet akışı ve bilginin ilk çıkış noktasından tüketim noktasına kadar olan akışı ve depolanması faaliyetlerinin etkin ve verimli bir biçimde planlanması, uygulanması ve kontrol edilmesinden oluşan tedarik zinciri sürecinin bir parçası” olarak tanımlamaktadır. Lojistik ve nakliye yaklaşımında, şirketler bir tedarik zinciri yöneticisi istihdam etmek istediklerinde genellikle dağıtım yöneticisi kariyerine sahip olan birini işe alacaklardır. Tedarik zinciri terimi kapsamı içerisinde bu tür şirketler alternatif bir talep zinciri haline dönüşebilmektedirler. Bu ise, işletme içinden ziyade işletme dışına ya da tedarik zincirine daha fazla dikkat edilmesine neden olmaktadır. Bu aynı zamanda karlılığı arttıracak bir maliyet azaltımı çabasıdır. Burada depolama modellerinin oluşturulması, dağıtım merkezleri ve nakliye şebekelerinin oluşturulması gibi maliyet azaltıcı tipik eylemler söz konusudur.
Bilgi Yaklaşımı
Bilgi yaklaşımı hem şirket içerisinde hem de tedarik zinciri içerisinde bağlantıların geliştirilmesine odaklanan bir yaklaşımdır. Bilginin hareket ettirilmesindeki yeni yaklaşım ve uygulamalar bu yaklaşımı aktif bir alan haline getirmektedir. Elektronik Veri Değişimi (EDI) şirketler arasındaki iletişimin geliştirilmesindeki ilk uygulamalardan birisidir. Buradaki en önemli engellerden bir tanesi, hem işletme içinde hem de dışında bütünleşik yazılımların olmayışı idi. Tedarik Zinciri Konseyi gibi kuruluşların destekleri ile veri ve süreçlerin tanımlanması standart bir hale gelmekte ve bu tür çabalarla tedarik zinciri içeresinde bilgi paylaşımı kolaylaşmaktadır. Tedarik zinciri performansını iyileştirmek için bilginin kullanımı çok önemli sonuçlar sağlamıştır. Örneğin Wall-Mart satış noktası verilerini tedarikçileri ile paylaşarak tedarik zinciri karar alma sürecinde doğru tahminler yapabilme olasılığını arttırmıştır.
İş Süreçlerini Yeniden Yapılandırma Yaklaşımı
Bu yaklaşım süreçlerin yeniden yapılandırılması olarak adlandırılır ve buradaki temel amaç gereksiz zaman ve para harcamanın ortadan kaldırılıp kalitenin iyileştirilmesidir. Bu tür çabalar pek çok değişik şekilde olabilmektedir. Örneğin; “Altı Sigma” kavramı “iş süreçlerinin yeniden yapılandırılması” ile çok yakın bir ilişkiye sahiptir. Sigma, istatistikte bir değişkenlik ölçüsü olan standart sapmayı ifade etmektedir. Altı Sigma Metodolojisi ise, değişkenlerin kontrol edilebileceğini öngören bir felsefedir. Altı sigma uygulaması ile herhangi bir süreçte hedeflenen değerlerden sapmanın derecesi sayısal olarak ölçülebilir hale getirilmektedir. Hata görülme sıklığı “milyondaki hata sayısı” olarak ifade edilmektedir. Sigma değeri arttıkça hata sayısı azalır, azaldığında ise hata sayısı artmaktadır. Bu felsefede sıfır hata hedeflenmektedir. Dünya standartlarındaki performans “6 sigma” veya üzeri olarak kabul edilmektedir. Laboratuvarlarda kullanılan Altı Sigma metodolojisi ise; istatiksel hesaplamalara dayanan, süreç değişkenlerine odaklı, süreç performansı hakkında bilgi sağlayan bir kalite yönetim aracı olarak karşımıza çıkmaktadır. Sistem ve teknoloji tasarımları süreç tasarımını takip etmelidir ve bu iş süreçlerinin yeniden yapılandırılmasının altında yatan temel unsurdur. Bu yüzden değişimin arkasındaki zorlayıcı güç teknoloji değil süreç gereksinimleridir. Teknoloji burada sadece bir araçtır. “iş süreçlerinin yeniden yapılandırılması” çabaları artık sadece işletmelerle sınırla kalmamakta aynı zamanda tedarik zinciri üyeleri arasında da yaygın bir hal almaktadır.
Stratejik Yaklaşım
Bir kısım görüşe göre tedarik zinciri tasarımı rekabet stratejileri ile bütünleşiktir. Bu görüşü savunanlar için, rekabet sadece ürün üzerinde yoğunlaşmamalı aynı zamanda “zenginleştirilmiş ürün” kavramını gerçekleştiren operasyonlar üzerinde de yoğunlaşmalıdır. Bu bakış açısı ile tedarikçi ilişkileri, lojistik ve bilgi sistemleri müşteri tatminini destekler. Bunun dönüşümü ise artan pazar payı ve karlılıktır. Maliyet bu akış açısı içerisinde ikincil faktördür.
Süreç Modeli Yaklaşımı
Tedarik zincirinin değer yaratabilmesi için bir süreç modeli olarak da düşünülmesi gerekmektedir. Süreç modeli bütünleşik değer sisteminin başarılı bir şekilde oluşturulması için uygulanması gereken bir dizi eylem ve stratejileri temsil etmektedir.