Osmanlının Korkusuz Askerleri Deliler

Osmanlının Korkusuz Askerleri Deliler

Osmanlıların korkusuz cengaverleri ve yiğit savaşçıları delilerin ilk ortaya çıkışları hakkında kesin bilgi mevcut değilse de XV. yüzyıl sonlarından itibaren ve esas olarak XVI. yüzyılda istihdam edildikleri bilinmektedir. Akıncılar gibi eyalet askeri statüsünde olan ve başlangıçta sadece Rumeli’de ve sınır beyliklerinde kullanılan deliler Türk asıllı olabildikleri gibi Slav, Boşnak, Arnavut, Hırvat ve Sırp gibi yerli halkların özellikle iri yarı, cesur gençlerinden de seçilebilen karma bir yapıya sahiptir. Deliler savaş sırasında hayvan kürkünden yapılma elbiseler ve postlar giyen, tüyler takan, garip sesler çıkaran, düşmana yalın kılıç dalan, gözü kara, korkusuz ve acımasız savaşçılardı. Deliler çoğu zaman düşmana korku vemresi ve düşmanın motivasyonlarını kırmak için saldırır ve korkan düşmanın üstüne de daha sonra ana birlik gönderilirdi. XVI. yüzyılda başlarına kurt, benekli sırtlan veya pars gibi vahşi hayvan derisinden yapılmış ve üzerine kartal tüyü takılmış kalpak giyen delilerin elbiseleri de arslan, kaplan veya tilki postundan, şalvarları ise kurt veya ayı derisindendi. Ayaklarına sivri burunlu, yüksek ökçeli, çıkrık mahmuzlu “serhadlik” denilen çizme giyerlerdi.

Bir rivayete göre de ıslatılmış mermer üzerine çıplak elle tokat atarak talim ederlerdi. İri yarı adamların ellerinde sadece bir kalkanla ve dahi kimi zaman o bile olmaksızın üzerlerine saldırdığını gören düşman askeri ne olduğunu anlayamadan, mermere meydan okuyan meşhur Osmanlı tokadıyla karşı karşıya gelir, ve bunun nasıl bir şey olduğunu anladığında ya ölü ya da artık savaşamayacak denli sakat bir asker olurdu. Osmanlı tokadı kavramı buradan çıkmıştır.

Erlere; Alp, Alpagut ve Alperen rütbesi verilirdi. Protürk Chou’lardan, Hunlara ve Göktürklere kadar uzanan bir gelenekti. Bu askeri gelenek Türk Osmanlı döneminde, Deliler adı verilen ve günümüzdeki “Özel Kuvvetlere” benzeyen asker gurubunda da devam etmiştir. Töreye göre bu özel Alp’ların giyim şekilleride ayrıcalıklı idi. Alp’lık Ongunları Göktürkler döneminde Tonga, Büke ve Börü idi. Atlarının boynuna Kotuz Kuyruğu takarlardı. Güçlü atları ve kendilerine özgü giyim tarzları vardı. sırtlarına kaplan ya da pars postu alırlardı. Başlarına “Çift Çelenk” denen şahin kanadı takarlardı. At üstünde öne ve arkaya ok atabilirlerdi. Selçuklu döneminde bu cesur yürekli Alp’lara “DELİR” adı verildi. Osmanlı döneminde de “Deli-Delü” adı ile anıldılar.

Deliler ayrıca İslamiyet’e inansa da eski Türk dini olan Gök Tengricilikten de izler taşırdı. Bazı delilerin Şaman ayinleri yaptığı da bilinmektedir. Buradan da anlıyoruz ki Türklerin İslamlaşma süreci Osmanlı döneminde bile devam etmekteydi. Türkler bir anda Müslüman olmadı. Yavaş bir şekilde İslam’a geçiş yaptılar.

II. Mahmud, süvari Asâkir-i Mansûre’nin teşkilinden sonra merkeziyetçi politikasının bir gereği olarak deli teşkilâtını lağvetmiştir (1829). Karaman Valisi Esad Paşa’ya ve öteki valilere gönderilen fermanlarda deli ocağının kaldırıldığı bildirilmiş, bunların dağılarak çift çubuklarıyla meşgul olmaları, itaat etmeyenlerin üzerine kuvvet gönderilerek ortadan kaldırılmaları emredilmiştir.

Bir Cevap Yazın