Kürdistan’dan Önce Çerkezistan Kurulacaktı!

Kürdistan’dan Önce Çerkezistan Kurulacaktı!

Büyük Çerkez sürgününden sonra Çerkezler büyük kafileler halinde Türkiye’ye gelmeye başladı. Rus kaynaklarına göre, 1863-64 yılları süresince 418.000 kişi Osmanlı’ya sürülmüştür. 1858-65 yılları arasında sürülenlerin toplam sayısı 493.000 olarak kaydedilmiştir. İngiliz savaş tarihçisi W.E.D. Allen’a göre, o zamanki Osmanlı topraklarına yerleştirilmiş olan Çerkeslerin sayısı 600 binden fazladır. Amerikalı Justin McCarthy, sürülen Çerkes ve diğer Kafkas topluluklarının sayısının 1.200.000 dolayında olabileceğini, bunun ancak 800 bin kadarının hayatta kalabildiğini belirtiyor. Çerkezler artık Anavatanı Kafkasya’da değildi. Oralar Rus işgali altındaydı ve Türkiye’de yurt tutmaya başladılar.

Çerkezlerin sayısı zamanla artmaya da başladı. Osmanlı imparatorluğu iç isyanlarla uğraşıyordu. Türklerin önettiği her millet tek tek bağımsızlığını kazanıyordu. Türkiye 1. Dünya savaşından yenik çıktan sonra da bağımsızlığını kazanamayan milletler için yeni toprak talepleri ortaya çıktı. Bunlardan en ilginç talep ise Çerkezlerle ilgili olandır. Milli Mücadeleye önce destek veren sonra ise karş olan silahlı Çerkez milisler de kendi devletlerini kurmak istediler. Bunlara destek veren Çerkezlerin sayıları tam olarak bilinmiyor. Çerkezlerin bağımsızlık bildirisinde ise Yunanlıların Türklerden daha iyi olduğu, Türklerin ise ayrımcı olduğundan bahsediliyor. Osmanlı İmparatorluğundan herkes toprak koparma peşindeydi. Çerkezler de bu fikre kapıldı.

İşte Çerkez Bildirisi;

Yunan Hükümetinin Anadolu’ya ayak bastığı tarihten itibaren, askerî isgal sahasına giren bölgelerde oturan Çerkez ahalisine Kemalistlerin zulüm ve baskı yapmaları üzerine sığınanlara, harp ederek esir aldığı millettaşlarımıza, diğerlerinden farklı olarak yakınlık ve hüsnükabul göstermesi, iyi davranması, itimat etmesi ve kayırması bilhassa minnet ve şükranla anmaya ve belirtmeye değer. Bundan dolayı, bu gönül okşayıcı ve içten davranış, Çerkezlerin Anadolu’da uygarlık yeteneklerine sahip ve kurtarılmaya lâyık bir millet olduğu ve Anadolu’da Rumlarla Çerkezlerin karşılıklı olarak hayatı menfaatlerinin ve siyasî haklarının eşit olarak korunması gerektiği inancından dolayı olduğunu, Çerkezler kuvvetle ümit eder ve dilerler.

(Konuyu) ayrıntılı sunmaktan amaç:

a) Millî çehremizi göstermek,

b) Anadolu’da uygar milletlerin dikkat nazarını çekmeye lâyık bir Çerkez milletinin yaşadığını bildirmek,

c) (Üç yüz seneden beri sürekli olarak egemen olan kötü idare yüzünden yıkılış vadisine yuvarlanan, asri ve medenî bir idare kurmak kabiliyetinden yoksun, içten ve dıştan Yakın Doğu’da ve dolayısıyla Avrupa’ da, bir karışıklık ve harp kaynağı olan Osmanlı Hükümeti ve Meşrutiyetin ilânı ile onun yerine geçerek Osmanlılığın çökmesine neden olan aşırı Türkçülerin uğursuz siyaseti, Anadolu sahasında Türk’ten gayri bir milletin hayat hakkını tanımamakta direndiği, medeniyet alemince inkârı kabil olmayan bir hakikat olduğundan) bundan böyle Merkezlerin Yakın Doğu’da Türklerin uğursuz yönetiminden kurtulmasıyla Yunan himayesi altında bir barış ve esenlik unsuru olarak yasamaları sebeplerinin sağlanması arzusunu göstermek ve dilemekten ibarettir.

Bundan dolayı, Büyük İtilâf Devletleri ve ortaklarınca millî olan aşağıdaki isteklerimizin kabulünü ve desteklenmesini kongremiz rica ve hemen harekete geçilmesini sabırsızlıkla beklediğini soylu kişiliklerine sunmakla şeref duyar.

1) Devletler arasında kabul ve ilân edilip eski sulh antlaşmalarına konduğu gibi, gelecekteki Yakın Doğu sulhuna da konması kuvvetle umulan azınlık halindeki milletlerin hakları ve siyasî çıkarlarını temin ve tatmin edecek olan madde hükümlerinin bütün Çerkezleri de kapsamına alması.

2) Çerkez milleti, Anadolu’da her bakımdan kendisiyle aynı durumda ve karşılıklı menfaatlerle bağlı bulunduğu Rum unsuru ile eşit haklar çerçevesinde kader birliğine istekli bulunduğundan dolayı, millî ilerleme ve gelişmesini kendisinde kuvvetle ümit ettiği uygar Yunan Hükümetinin fiilî himayesi altına sokulması.

3) Çerkez milletinin önce Halife ve Babıâli’nin ve sonra millî ve hayatî çıkarlarının sevki ile giriştiği bu mücadele yüzünden uğradığı bütün zarar ve ziyanlarının barış yapacak taraflardan biri olan Türk Hükümetine ödetilmesinin sağlanması.

4) Barış konferansında yukarıdaki millî isteklerimize karsı çıkıldığında, delilleri göstermek, inandırıcı açıklamayı yapmak ve gerekli savunmada bulunmak üzere, yüksek konferans meclisince yetkili temsilcilerimizin davet buyrulması.

Bir Cevap Yazın