
• Roma İmparatorluğu‘nun idam fermanı olan Kavimler Göçü sonrasında kavimlerin nerde durulacağı ve ne olacağı belli olmayan hareketliliklerin sonunda krallıklar ve papalık monarşisi şeklinde iki güç merkezî oluşmuştur.
• Vizigot Krallığı, Osrtrogot Krallığı, Frank Krallığı gibi yeni kurulan monarşi idareleri zamanla Orta Çağ içerisinde “ulus devletler” şeklindeki yeni siyasi yapılanmaların temellerini atmıştır.
• Krallıklar ve papalık arasında dünyevi egemenliğin üzerinde manevi egemenliğin üstünlüğü mü yoksa manevi egemenliğin üstünde dünyevi egemenliğin üstünlüğümü mücadelesi başlamıştır.
• Kavimler Göçü’nün neden olduğu istikrarsızlık ve kargaşa döneminde can ve mal emniyeti, hayatta kalma ve kanunsuzlukları engelleme gibi toplumsal ihtiyaçlar ile oluşan iktidar boşluğu feodalite denilen yeni bir idare tarzına ve sosyal tabakalaşmaya yol açmıştır.
• Toplumsal tabakalar arasında yaşanmaya başlayan çıkar kavgaları ve tabakalar arası ittifaklar sonrasında Avrupa’da önce özgür kentler ortaya çıkmış, sonra ilk meyvesini İngiltere’de veren Monarşi rejiminin gücünü denetleyen ve onunla birlikte çalışan ilk parlamento kurumu işlemeye başlamıştır. Bu mecrada yaşanan olaylardan papalık ve Hristiyan dinî de etkilenerek kendince yapısında çeşitli değişiklikler gerçekleştirmiştir.
• Orta Çağ’da İslam dinî ile tanışan Arap dünyasında Hz. Muhammed’in kurduğu İslam Devleti, insanları kadın-erkek, siyah-beyaz eşitsizliğinden, putlara tapmaktan, güçsüzlere zulmetmekten kurtaran, kardeşlik sevgi ve adalete dayanan bir devlet anlayışının olabileceğini ispatlamıştır. Bu özelliğin de katkısı ile hızla büyüyen İslam Devleti ile insanlığa Orta Çağ’da bir İslam Medeniyeti armağan edilmiştir.
• Yerel ile başlayıp önce bölgeler arası sonra uluslar arası büyüklüğe erişen ticaret toplumların dünyasında çift araflı ir bıçak gibi çalışmış; yapıcı ve olumlu birçok getirisine rağmen yıkıcı ve olumsuz etkileri de olmuştur. Ticaret yeri geldiğinde kavgaların en temel sebebi iken yeri geldiğinde de düşmanlıkları bitiren sihirli iksir olmuştur.
• Farklı sosyal yapılar ve kültürler ile gelişmişlik düzeyindeki değişkenlikler, değişik hukuk kuralları ve hukuk kurumlarına yol açmıştır. Hâliyle uygulamalar da farklı olmuştur.