
İlerleme, öngörülemez olduğu gibi, dozu da ayarlanamayacak bir süreçtir. İlerleme her zaman yeni fırsatlar getirmekle kalmayıp, ayrıca birçok insanı eskide kalmış ama istedikleri çoğu şeyden yahut kendileri için önemli olan çoğu şeyden, kültürel seleksiyon mekanizmasıyla mahrum eder. Önceki yüzyıllarda olan gelişmelerin çoğu, çok önceleri nisbi olarak zenginler için elde edilebilir olmasaydı, bugün herkes için ihtimal veya imkan haline gelemezdi. Toplum ilerlemeci olarak kaldığı müddetçe, bazıları önde gitmek, geri kalanları takip etmek fakat nisbeten refahlarının sürekli artması ile devam etmek durumundadır.
Bazılarına göre bu basbayağı trajedi olabilir, lakin ilerlemenin ve evrimin doğası gereği öngörülemez olmasının bir sonucudur. Onu bilinçli tasarlayabilseydik, bu ilerlemenin manası kalmazdı.
Muhtemelen, günümüzde köylülerin sanayi hakkında, küçük işletmelerin büyük şirketlerin sözümona tecavüzü hakkında şikayetleri kadar, göçebe insanlar da medeniyetle yeni tanıştıklarında otlakları çitle çevirip mülkiyet haline getirilmesinden şikayetçiydi. Özgür medeniyetimizin büyük ölçüde bu şikayetlere dayanması gücü ile mevcut hale gelebildiğini kabul etmek gerekir.