Tedarik Zinciri Gelişim Aşamaları

Tedarik Zinciri Gelişim Aşamaları

Tedarik zinciri ile zincirde yer alan işletmeler arasındaki eş zamanlı(bir biri peşi sıra giden) ilişkiler işletme yönetiminde üretim, pazarlama ve satış stratejilerinin imalat, stok ve hizmet yürütümü ile bağlantısının kurulmasında temel bir konuma sahip olmuştur. Bu doğrultuda tedarik zinciri yönetiminin beş aşamadan geçerek günümüzdeki durumuna geldiğini söyleyebiliriz. Şekil 1.3.’te de görüldüğü gibi bu aşamalar;

• Depolama ve nakliye
• Toplam Maliyet Yönetimi
• Bütünleşik lojistik yönetimi
• Tedarik zinciri yönetimi
• E-tedarik zinciri yönetimi

Kaynak: David Frederick Ross(2008) The Intimate Supply Chain: Leveraging The Supply Chain To Manage The Customer Experience, CRC Pres Taylor & Francis Group,: NW.

Tedarik zinciri kavramı 1982 yılında Kith Oliver tarafından ortaya konmuştur. Oliver üretim, pazarlama ve dağıtım fonksiyonlarını birbirinden ayırmaya yönelik bir vizyon geliştirmek için tedarik zinciri kavramını kullanmıştır. Tedarik zinciri yönetimi kavramı, bir tedarik zincirinde yukarı ve aşağı yönlü bilgi paylaşımı ve kararlarda uyumluluğun karşılıklı faydaları ve etkinliği ile ilgili olarak 1985 yılında J.B. Houlihan tarafından geliştirilmiştir.

1990’ların sonlarında gerek akademik gerekse iş dünyası tedarik zinciri konusu üzerine odaklanmıştır ve üniversiteler yüksek lisans programlarında tedarik zincirinin ana konularına ya da bileşenlerine yer vermeye başlamışlardır. Wal-Mart tedarik zinciri yönetimi kavramının düşük stok seviyesi ile güvenilir malzeme akışını sağlamak için tedarikçileri dünya çapında bir iletişim ve ilişki ağı oluşturmak suretiyle ilk uygulama örneklerini vermiştir.

2000’li yıllarda ise büyük işlemelerde üst düzey idari konumlarda tedarik zinciri unvanı taşıyan birimler oluşturulmaya başlamıştır. 2005’te ise Lojistik Yönetimi Konseyi (The Council of Logistics Management) adını Tedarik Zincir Yönetimi Profesyonelleri Konseyi (The Council of Supply Chain Management Professionals) olarak değiştirmiştir. Tedarik zinciri devriminin bu yayılışını Thomas L. Friedman 2005 yılındaki Dünya Düzdür (The World is Flat) adlı kitabında tanımlamıştır. Friedman tedarik zinciri yönetimi ve bu kavramın sahip olduğu bilgi teknolojisindeki devrimin dünya ekonomisindeki önemli değişiklerin arkasındaki temel unsur olarak görmektedir.

Tedarik Zinciri Temel Alanları

Günümüzde müşterilerin ihtiyaç duydukları ürünlerin tasarlanması, üretilmesi ve bu ürünlerin müşterilere ulaştırılabilmesi yoğun ve birlikte gösterilecek çabaları gerekli kılmaktadır. İşletmelerin söz konusu birliktelikleri bizi tedarik zinciri kavramına götürmektedir. Bilgi ve iletişim teknolojileri ile yeni yönetim anlayışlarındaki gelişmeler de tedarik zinciri yönetimini giderek önemli bir konuma getirmiş ve işletmeleri tedarik zincirleri oluşturma yönünde teşvik etmiştir. Artan ve değişen rekabet koşulları bir işletmenin tedarik zinciri içinde gerçekleştirilen tüm faaliyetleri tek başına yerine getirmesi ve bu faaliyetlerin her birinde uzmanlaşmasını giderek imkânsız hale getirmiştir. Bu nedenle zincir içerisinde yer alan işletmelerin kolektif bir şekilde bir ortak gibi çalışmaları zorunluluk haline gelmiştir.

Tedarik zinciri; bir ürün ya da hizmet tasarlamak, dağıtmak ve kullanmak için ihtiyaç duyulan işletmeleri ve bu işletmelerce yapılan eylemleri kapsamaktadır. İşletmelerin hayatta kalmaları, ihtiyaç duydukları gereksinimlerin sağlanması açısından tedarik zincirine bağlıdır. İşletmeler için pazarın durumundaki değişim ve belirsizliğin nasıl gelişeceği konusu, ne tür bir tedarik zincirinin içinde bulunduklarına ve bu zincirde nasıl bir rol üstlendiklerine bağlıdır. Tedarik zincirinin yapısı ve bu zincire nasıl katılacaklarını öğrenen işletmeler pazarlarında sürdürülebilir bir rekabet avantajına sahip olacaklardır.

Tedarik zinciri kavramı 1980’lerin sonlarında ortaya çıkmış ve 1990’larda yaygın bir biçimde kullanılmaya başlanmıştır. Daha önceleri bu kavramın yerine lojistik operasyon yönetimi kullanılmaktaydı. Ancak, günümüzde pek çok kavramsal tanımlama ortaya konulmuştur. Tedarik zinciri yönetimi kavramı ile geleneksel lojistik kavramı tanımı arasında bir farklılık vardır. Lojistik tek bir organizasyonun sınırları içerisinde meydana gelen eylemleri kapsarken tedarik zinciri birlikte çalışan ve ürünün pazara dağıtımı eylemlerini uyumlaştıran bir şebekeyi temsil eder. Aynı zamanda geleneksel lojistik; tedarik, dağıtım, bakım onarım ve stok yönetimi gibi eylemler üzerinde yoğunlaşır. Tedarik zinciri geleneksel lojistiğe ait olan tüm eylemlerle birlikte pazarlama, yeni ürün geliştirme, finans ve müşteri hizmetleri gibi konuları da kapsar.

Tedarik zincirine geniş açıdan bakıldığında bu ilave eylemler müşteri isteklerini yerine getirmek için ihtiyaç duyulan işlerin bir parçası olarak görülür. Tedarik zinciri yönetimi, tedarik zincirini ve onun oluşturduğu organizasyonu tek bir varlık olarak görür. Nihai müşteriye en iyi şekilde hizmet verebilmek amacıyla ürün ve hizmet akışını uyumlaştırmak farklı eylemlerin anlaşılması ve yönetilmesini sağlayan bir sistem yaklaşımı getirir. Sistem yaklaşımı işletme gereksinimlerine en iyi şekilde cevap verecek bir çerçeve oluşturur ve faaliyetlerin birbirileri ile uyumunu kolaylaştırır. Etkili tedarik zinciri, hem müşteri hizmet düzeylerinde hem de tedarik zinciri içerisinde yer alan işletmelerin içsel operasyon verimliliğinde olumlu gelişmeler sağlar. Bu çerçevede müşteri hizmeti; yüksek sipariş sağlama oranı, tam zamanında teslimat oranı ve sebep her ne olursa olsun düşük iade oranı anlamına gelir.

Bir tedarik zincirinde organizasyonun içsel operasyon verimliliği ise; stok ve varlıklar yönünden cazip bir yatırım geri dönüş oranına sahip olmak ve operasyon ve satış harcamalarını düşürecek bir yol bulmak anlamına gelmektedir. Tedarik zincirinde yer alan işletmeler beş temel alanda faaliyetleri için bireysel ya da kolektif karar almak durumundadır. Bu beş temel alan aşağıdaki konuları kapsar:

Üretim: Pazar hangi ürünü istemektedir? Bu ürünlerin ne kadarı üretilmeli ve ne zaman üretilmelidir? Bu eylem imalat kapasitesini, iş yükü dengesini, kalite kontrolünü ve teçhizat bakımını da dikkate alan ana üretim planının oluşturulmasını kapsar.

Envanter: Tedarik zincirindeki her aşamada ne kadar stoklama yapılmalıdır? Hammadde, yarı bitmiş ya da bitmiş ürün olarak ne kadar stok elde bulundurulmalıdır? Stok tutmanın altında yatan temel amaç, tedarik zinciri içerisindeki belirsizlik karşısında bir tampon görevi görmektir. Bununla birlikte, stok tutma pahalı olabilir ve bu yüzden optimum stok düzeyinin ve yeniden sipariş verme noktasının ne olacağı önceden belirlenmelidir.

Konum: Üretim ve stok depo tesisleri nerede konumlandırılmalıdır? Üretim ve stok depoları için en uygun maliyetli konumlar nereleridir? Yeni tesisler mi inşa edilmeli yoksa var olan tesisler mi kullanılmalıdır? Bu sorulara yönelik olarak alınan kararlar nihai müşteriye dağıtım ile birlikte ürün akışı için uygun yolun belirlenmesini sağlayacaktır.

Taşıma: Stoklar bir tedarik zinciri konumundan diğerine nasıl hareket ettirilmelidir? Hava ve kara taşımacılığı genellikle güvenli ve hızlı olmasına rağmen pahalıdır. Deniz ve demiryolu taşımacılığı daha ucuz olmasına karşın daha uzun zaman alır ve daha fazla belirsizlik taşır. Bu belirsizlik daha yüksek düzeyde stok tutma ile giderilebilinir. Hangi taşıma yönteminin ne zaman kullanılması daha iyi olacaktır?

Bilgi: Ne kadar veri toplanmalı ve hangi bilgiler paylaşılmalıdır? Zamanlı ve doğru bilgi daha iyi koordinasyon ve daha iyi karar alınmasını sağlar. Doğru bilgi, ne üretileceği, ne kadar üretileceği, stokların nerede depolanacağı ve en iyi taşıma yönteminin hangisi olacağı konularında etkin karar alınmasını sağlar.

Bu kararlar şirketin tedarik zincirinin kapasitesini ve etkinliğini belirleyecektir. Bir şirketin yapabileceği şeyler ve pazarında rekabet etme yöntemleri sahip olduğu tedarik zincirinin etkinliğine bağlıdır. İşletmenin stratejisi kitle üretiminin yoğun ve fiyatın temel unsur olduğu bir pazara hizmet etmekse düşük maliyet uyumunu sağlayacak türden bir tedarik zincirine sahip olması daha iyi olacaktır. İşletmenin stratejisi pazarın belirli bir bölümüne ve müşteri hizmetinin önemli olduğu bir pazara yönelikse işletmenin çabuk yanıt vermeye dayanan bir tedarik zincirine sahip olması daha anlamlı olacaktır.

Mal ve hizmetlerin üretimi ve dağıtımı ile ilgili faaliyetler işletme merkezinde yer alır. Bu nedenle bir işletmeyi değişik girdileri (hammadde, insan, araç, bilgi, para ve diğer kaynaklar) alan, çeşitli operasyonlar yapan (imalat, hizmet verme, nakliye, satış, eğitim, vb.) ve çıktılar meydana getiren bir yapı şeklinde görebiliriz. Bu bakış, tedarikçilerden sağlanan malzemelerin operasyonlar aracılığı ile müşterilere olan akışını göstermektedir. Malzemeler işletmelerin kullandığı dokunulabilir (hammaddeler, iş süreçleri, bitmiş ürünler yedek parçalar vb.) ve dokunulmaz (bilgi, para vb.) tüm varlıklardır. Malzemeler genelde bir kısım tedarikçiden işletmeye ve oradan da bir kısım tedarikçi aracılığı ile işletme dışındaki müşterilere doğru hareket ettirilirler. Bu yolculuk aslında tedarik zinciri aracılığı ile gerçekleşmektedir. Uygulamada, işletmeler ve tedarik zinciri arasındaki ilişki karmaşıktır, bu nedenle bir tedarik zinciri etkileşimde bulunan varlıkların oluşturduğu bir şebeke olarak görülür. Bu yapıda lojistik tedarik zinciri boyunca bütün malzemelerin hareketinden sorumlu olan fonksiyondur.

Bir Cevap Yazın