Napolyon’un can düşmanı olan İngiliz Wellington Dükü on dokuz yaşında İngiliz ordusuna yazıldığında hemen subay olarak görevlendirildi ve onun da emrindeki avam tabakasını pek düşündüğü söylenemez. Fransa’ya karşı yürüttükleri savaşta başka bir aristokrata, “asker olarak emrimizde dünyanın pislikleri var,” diye yazmıştı. Bu rütbesiz erler genellikle en fakirler arasından veya etnik azınlıklardan (örneğin İrlandalı Katolikler) oluşuyordu. Rütbelerinin yükselme ihtimali yok denecek kadar azdı. Üst rütbeler dükler, prensler ve krallara ayrılmıştı. Napolyon ise İngilizlerin aksine askerlerin soyluluk derecesine değil yeteneklerine bakıyordu. Napolyon ordusunda er rütbesinden gelen bir asker generalliğe kadar çıkabiliyordu. Bu sayede Napolyon çok kısa sürede müthiş zaferler kazandı. Napolyon durmak bilmiyordu. İşte bu durmak bilmemesi en sonunda Ruslar karşısında onu hezimete sürekledi ve diğer devletlerin de kendi aralarında ittifak etmesiyle Napolyon’un kısa ömürlü İmparatorluğu çöktü.
