
Yine kurban ve genel olarak tanrılara tapınma konusunda da birçok farklı görüş vardır. Bir inanç yapısında kutsal olduğu düşünülen şey başka bir inanç yapısında kutsal olmayabiliyor. Örneğin kimse Serapis’e domuz kurban etmezdi, oysa Herakles’e ve Asklepios’a ediyorlar. Isis’e koyun kurban etmek yasaktır, oysa koyun gerek Tanrıların Anası, gerekse diğer tanrılar için uygun bir kurbandır. Bazıları Kronos’a insan kurban ediyor, ancak bu birçok insan tarafından dinsizlik olarak görülüyor. İskenderiye’de Horus’a kedi, Thetis’e hamam böceği kurban ediliyor. Bir at Poseidon için uygun bir kurbanken, özellikle de Didyma’nın Apollon’u için bu hayvan nefret uyandırıcıdır. Asklepios’a değil de Artemis’e keçi kurban etmek dini bir görevdir. Benzer bir çok örnek verebilirim ancak aktarımım özet olsun istediğimden bunu geçiyorum. Benzer örnekler insanların belli yemekleri yemedikleri Tanrı inanışlarında da rastlanabilir. Bir Yahudi ya da Mısırlı rahip domuz eti yemektense ölmeyi tercih eder. Libyalılar da koyun eti yemenin kesinlikle yasak olduğunu düşünür. Balık yemek bazı inanışlarda âdettendir, bazılarında ise dinsizlik olarak görülür. Bilge oldukları düşünülen bazı Mısırlılar hayvan başı yemenin kutsala saygısızlık olduğunu söylerken, bazıları hayvanda yenilmez olan kısmın kürek kemiği, bazıları ayakları, bazıları da başka organları olduğunu söyler.
Pelusium’da Zeus’a tapanlardan hiçbiri soğan yemezdi, tıpkı Libyalı Aphrodite rahibinin sarımsak yememesi gibi. Bazı inanışlarda yabanıl naneden, bazılarında da maydanozdan kaçınılır.
Bazıları fasulye yemektense babalarının kafasını yemeyi tercih eder. Biz (Yunanlar) köpek eti yemenin günah olduğunu düşünürüz, oysa bazı Thrakialıların köpek yediği anlatılıyor.
Kaynak: Sextus Empiricius, Pyrrhonculuğun Esasları, sayfa; 196-197