Tam İstihdam ve İşsizlik

Tam İstihdam ve İşsizlik

Cari ücret seviyesinde, çalışmak isteyen herkesin iş bulabilmesi hali tam istihdam (tam çalışma) seviyesidir. Gerçek hayatta böyle bir durum iş arayanlardan daha çok (ya da tam o kadar) iş yerinin bulunması şeklinde karşımıza çıkar. Bir ulusal ekonomide bir kısım insanların çalışmıyor olması tam çalışmanın olmadığı anlamına gelmez. Önemli olan çalışmak isteyen kişilerden daha çok istihdam edebilecek çalışma alanının olmasıdır. Tam istihdamı, istihdam hacmi ve reel milli gelir bakımından sabit bir seviye olarak düşünmemek gerekir. Nüfusun sürekli artması ve nüfusun içinde çalışmak isteyenlerin oranının artması, tam istihdama dinamik bir özellik kazandırmaktadır. Bu nedenle tam istihdamın sürdürülmesi, istihdam hacminin devamlı olarak genişletilmesiyle mümkündür. Bunun için yapılacak yatırımlar ülkenin sermaye birikimini devamlı olarak arttıracaktır. Sermaye birikiminin artması ve teknolojik gelişmelerden dolayı, aynı zamanda verimlerin de yükselmesi tam istihdam seviyesindeki reel milli gelirin de sürekli artmasına neden olacaktır.

Bir ülkede kira geliri vb. rantlarla geçinen kişiler, senelik izinlerinde çalışmayan işçiler ya da kendi istekleriyle ev işleriyle uğraşan kadınlar işsiz kavramının kapsamına girmezler. Bu durumu gerçek işsizlikten ayırmak gerekmektedir. Çünkü bu kişiler kendi iradeleriyle işsizdirler. Genel olarak işsizlik terimiyle gayri iradi işsizlik ifade edilir. Cari ücret seviyesinde çalışmaya razı olduğu halde iş bulamayan insana, gayri iradi işsiz denilmektedir. Az gelişmiş ülkelerdeki gizli işsizlik, dönemsel ekonomik krizlerin neden olduğu konjonktürel işsizlik, mevsimlik işsizlik ve teknolojik ilerlemelerin neden olduğu teknolojik işsizlik, gayri iradi işsizlik grubuna girmektedir. Bu tür işsizliğin nedeni ya talep yetersizliği veya hem talep hem sermaye birikimi yetersizliğidir. Ekonomisi gelişmekte olan bir ülke olarak tanımlanan Türkiye’de aktif nüfusun yüzde 15-20 gibi önemli bir bölümünün gizli işsiz olduğu tahmin edilmektedir. Gizli işsiz olarak tanımlanan kişiler bir işyerinde istihdam edildikleri ve çalışıyor göründükleri halde toplam üretime katkıları yoktur. Teknik anlamda marjinal prodüktiviteleri sıfır olan kimselerdir. Bu tür işsizler daha çok kırsal kesimde tarım sektöründe yoğunlaşmaktadır. Gizli işsizlik, yeteri derecede kalkınamamış ekonomilerin yapısal özelliklerinden ileri gelmektedir. Başka değişle bu tür ekonomilerde önemli olan sorun sermaye yetersizliğidir. Yani daha önce de belirtildiği gibi en yüksek iş gücü verimliliğini ve istihdamını sağlayacak sermaye yatırımlarının yapılamıyor olmasıdır. Buna karşılık iradi veya ihtiyari (kendi isteğiyle) işsizlik, daha yüksek bir ücret talep edildiği veya mevcut çalışma koşullarından daha iyi iş imkânları arandığı için iş bulunamaması halidir. Gerçek bir işsizlik durumu değildir. Mevsimsel işsizlik, özellikle ekonomisi az gelişmiş veya gelişmekte olan ülkelerde ve tarım sektöründe görülen bir işsizlik çeşididir. Bu sektördeki üretim faaliyetlerinin yılın belirli aylarında yoğunlaşıp, yılın diğer aylarında yapılmamasına bağlı olarak ortaya çıkmaktadır. İşsizlik gibi enflasyon da ekonominin yapısal sorunlarının bir göstergesidir. Başka bir deyişle bir ulusal ekonomide işsizlik sorunu ile enflasyon arasında yakın bir ilişki bulunmaktadır.

Bir Cevap Yazın