• Fiziksel Dezenfeksiyon Yöntemleri
• Kaynatma
• Basınçlı Isı
• Ultraviyole Radyasyon (ışıma)
• Kimyasal Dezenfeksiyon Yöntemleri
• Klor ve klorlu bileşikler
• Ozon
• İyot
• Brom
• Bakırlı dezenfektanlar
Fiziksel Dezenfeksiyon Yöntemleri
Kaynatma: Suyun 100ºC’de yirmi dakika kaynatıldığında içeriğindeki patojen mikroorganizmaların önemli bir bölümü yok edilebilir. Zorunlu ve özel hâller dışında pek kullanılmaz. Çünkü pahalı bir yöntemdir. Salgınlarda, suyun diğer yöntemlerle arıtılamadığı ve dezenfekte edilemediği durumlarda tercih edilmelidir. Kaynama ile suyun oksijeni de uçar, bu nedenle suyun tadı değişir. Sudaki bu tatsızlığı gidermek için kullanılmadan önce bardaktan bardağa veya sürahiden sürahiye dökülerek havalandırılmalıdır.
Basınçlı Isı: 0.7 atm/kg basınç altında 120ºC’de içme ve kullanma suyu dezenfeksiyonu sağlanabilir. Bu yöntem de az miktarda sular için kullanılabilir.
Ultraviyole Radyasyon (UV): Bir boru içerisinden suyun geçirilmesi sırasında cıvalı lambalar kullanılarak oluşturulan UV’nin su ile temasının sağlanması şeklinde kullanılır. UV su içerisindeki tüm mikroorganizmaları yok eder veya çoğalmasını önler. Bu nedenle çok etkili bir dezenfeksiyon yöntemidir. Ancak, pahalı olması, UV oluşturmada kullanılan lambaların üretiminde cıva kullanılması ve lambanın ömrü bittiğinde bu cıvanın bertaraf sorunu bu yöntemin dezavantajlarındandır. Şebeke sisteminde rezidüel etkisinin olmaması ve bu işlemden sonra meydana gelebilecek kirlenmelerde (kontaminasyonlarda) koruyucu etkisinin bulunmaması nedeniyle çok tercih edilmemektedir.
Kimyasal Dezenfeksiyon Yöntemleri
İyot: Bir litre suya 2 damla iyot damlatıp, 30 dakika bekledikten sonra dezenfekte olmuş su elde edilir. Kokusu ve rengi nedeniyle zorunlu durumlar dışında çok tercih edilmez. Brom ile Bakırlı Dezenfektanlar: Her iki yöntem de küçük kapasiteli ve az kişinin kullanıldığı yüzme havuzlarının dezenfeksiyonu için kullanılabilir. İçme suyunda tercih edilmez.
Ozon (O3): Ozon en güçlü dezenfektan ve oksidanlardan birisidir. Aktivitesinin son derece yüksek olmasına karşın çözünürlüğünün düşük olması kullanımını güçleştirmektedir. Rezidüel etkisi yoktur, pahalı bir yöntemdir. Ayrıca son derece korozif ve toksik olması nedeniyle işlenmesi sırasında da çeşitli sorunlara neden olabilir.
Klor ve Klorlu Bileşikler
Klorla dezenfeksiyon işlemi kapasitelerine bakılmaksızın tüm içme sularında ve içme suyu arıtma tesislerinde uygulanabilmektedir. İdeal bir dezenfektandaki özelliklerin çoğuna sahip olması, ülkemizde ve dünyada su dezenfeksiyonunda ve şebeke sistemlerinde en çok tercih edilen ve kullanılan bir yöntem olma özelliğini sağlar:
• Klor patojen mikroorganizmaların bir çoğuna karşı etkilidir. Ya tamamen yok eder veya çoğalmalarını engeller.
• Klor arıtma tesisinde veya su deposunda uygulandığında, son kullanıcıya ulaşıncaya kadar kalıcı (rezidüel) ve sürekli dezenfeksiyon sağlayan tek yöntemdir.
• Klor ile ortaya çıkan istenmeyen yan ürünler önlenebilir, zararsız düzeylere düşürülebilir veya yok edilebilir. Şebeke sistemleri için arıtma tesisleri yapılır ve işletilirse, klorlamadan önce organik yük azaltılırsa, klor kaynaklı istenmeyen yan ürünlerin oluşumu da önlenmiş olur.
• Klor suda tat ve koku kontrolü sağlar. İçme sularında kötü koku ve tada neden olabilen özellikle alglerden kaynaklanabilen çok sayıdaki doğal organik maddeyi okside eder.
• İçme suları dışında yüzme havuzları, kaplıca vb. suların dezenfeksiyonunda da klorun kullanılabilmesi, diğer dezenfeksiyon yöntemlerine göre en önemli üstünlüklerinden biridir. Yine bu tür sulardaki en büyük avantajı rezidüel etkiye sahip olmasıdır.
Suların dezenfeksiyonunda kullanılan klor ve bileşikleri şunlardır:
• Klor
• Klor + amonyak
• Klor + hipoklorit
• Klor + klordioksit
• Klor + klordioksit + amonyak nitrojen
• Hipoklorit
• Klor + hipoklorit + amonyak nitrojen
• Klor + klordioksit + hipoklorit
Klor suların dezenfeksiyonunda genelde gaz (elementer klor gazı), sıvı (sodyum hipoklorür solüsyonu, çamaşır suyu) ve katı (kalsiyum hipoklorür; kireç, kireç tozu) şekillerde kullanılabilir. Elementer klor en yaygın kullanılan klor formudur. Basınçlı tanklarda sıvılaştırılmış gaz hâlinde taşınırlar ve depolanırlar. Arıtma tesislerinde genelde ortalama 50 ve 75 kg’lık klor tankları kullanılır. Çok büyük çaplı arıtma tesislerinde kullanılmak üzere 1 tonluk klor tankları da üretilmektedir. Gaz klorun en büyük avantajı, otomatik olarak suyun debisine göre verilecek klor miktarının ayarlanabilmesine yardımcı olmasıdır. Şebeke sistemlerinde yarı otomatik sistemlerle kullanılabilen sıvı sodyum hipoklorür veya çamaşır suyu solüsyonları genel olarak %5-15 oranında klor içerir. Ucuz olmasına karşın doz ayarlaması yapmak zordur. Bu nedenle eğitimli ve nitelikli personel gereksinimi vardır. Katı yani kalsiyum hipoklorür ise genelde küçük kapasiteli su arıtma tesislerinde kullanılan bir klor formudur. Beyaz ve katıdır. Yaklaşık %65 oranında klor içerir. Ticari olarak granüler veya tablet şeklinde temin edilebilir. Tabletler özellikle salgın durumlarında topluma da dağıtılarak bireysel kullanılan suların dezenfeksiyonuna yardımcı olabilir. Kloraminler belirli miktarlardaki klor ve amonyağın sulu ortamda birleştirilmesi ile elde edilirler. Kloraminler klora göre daha güçsüz olduklarından genelde primer dezenfektan olarak kullanılmazlar. Kloraminlerin en önemli özelliklerinden birisi ortamda uzun süre bozulmadan kalabilmeleridir. Bu nedenle kloraminler sıklıkla uzun dağıtım şebekelerinde serbest klor ihtiyacını karşılamak üzere ikincil (rezidüel) dezenfektan olarak kullanılırlar. Klor dioksit (ClO2) arıtma tesislerinde kullanımdan hemen önce hazırlanan bir dezenfektandır. Güçlü bir dezenfektan olmasının yanı sıra en çok tercih edilen oksidandır. Klor dioksit suya ilave edildiğinde oksidasyon özelliğine sahip bir yan ürün oluşmasına neden olur.
Klorlama ile ilgili bazı tanımlar şöyledir:
Ön Klorlama: İçme ve kullanma sularının arıtımına başlamadan önce tesisin girişinde suların klorlanmasıdır. İnorganik maddeleri (demir, manganez, sülfitler gibi) okside etmek, tat ve kokuyu ortadan kaldırmak, koagülasyon işleminin verimini arttırmak ve tesiste alg oluşumunu azaltmak amacıyla gerçekleştirilir.
Son Klorlama: Suya arıtma işleminin sonunda (filtrasyondan sonra) suyun dağıtım ve şebeke sisteminin başlangıcında (depoda veya depo çıkışında) klorlanması işlemidir. Şebeke suyunun klorlanması denilince kastedilen bu şekil klorlamadır.
Rezidüel Klorlama: Rezidüel etkinin devamlılığı için, özellikle uzun hatlı şebeke sistemlerinde ara istasyonlarla klorlamanın takviye edilmesidir.
Süperklorlama: Kısa süre içinde en az 5 ppm düzeyinde yani çok yüksek miktarlarda klorlama yapılması işlemidir. Özellikle şebeke sistemlerinin kirlendiği (kontamine olduğu) durumlarda, şebeke sistemlerinde patlak-çatlak olduğunda, bakım ve onarımların sonrasında yapılır. Amaç, sudaki rengi, demiri, manganezi, tüm mikroorganizmalar yanında bazı omurgasız büyük canlıları da yok etmek veya etkisiz hâle getirmektir. Süperklorlama yapılan su, içme suyu olarak kullanılmamalı, düzey 1 ppm (içme suyunda ideal bulunması istenen klor seviyesi 0.5 ppm’dir) altına düşünce su havalandırılarak kullanılmalıdır. Dezenfeksiyon yöntemi seçiminde dikkate alınması gereken dezenfeksiyon yöntemlerinin başlıca avantaj ve dezavantajları Tablo 4. 10’da özetlenmiştir.
