Birine Bağlanmanın Kökenleri

Bağlanmanın Kökenleri

Bağlanma bir başkasının varlığının hissettirdiği mutluluk hali üzerine kurulur. Herkesin gelişiminde ebebeyn bağlanması cinsel bağlanmadan önce yer alır: Ebeveyn-çocuk yakınlaşmasının teşvik ettiği mutluluk hali çocukluktan beri süregelen “sağlamlaştırma sistemleri” içinde yer bulmuştur. Bu sağlamlaştırma sistemleri koku, okşama, bazı gıdalar, kelimeler, şarkılar, gülücükler ve hatta davranışsal ritüellerden oluşur. Başka bir deyişle, bu uyarıcılar bağlılık hissini kuvvetlendiren her çeşit duyumsal uyarıcılardır ve bu uyarıcıları sağlayan kişinin mevcudiyetinde gerçekleşir, yani önce ebeveynlerin daha sonra da sevilen kişinin mevcudiyetinde. Evrimin ebeveyn ile çocuğun arasındaki ilişkiyi kolaylaştırmak için niçin bir mekanizma ortaya çıkardığını kavramak çok kolaydır, zira insan yavrusunun hayatının devamı ebeveyninin mevcudiyetine bağlıdır. Daha sonra, partner ile cinsel ilişkinin kurulmasını sağlayacak ve çocukluk sırasında şartlanmış birtakım uyarıcıları da harekete geçirecek olan da bu aynı hipotalamus-hipofiz-salgı bezi eksenidir. Bu bağlamda, ebeveynler tarafından sağlanan uyarıcıların benzerlerini sağlayan bir partner karşısında daha çok heyecan duyulması hiç de şaşırtıcı değildir: Benzer bir koku veya ses, belirli bir şekilde gülümseme… Biyoloji ile kültür arasında yer alan bu etkiler aşkın doğmasında belirleyici bir rol üstlenirler.

Bir Cevap Yazın