Arap Tarihi: Abbasiler Dönemi’ndeki Siyasi ve Sosyal Gelişmeler

Arap Tarihi: Abbasiler Dönemi’ndeki Siyasi ve Sosyal Gelişmeler (750-1258)

Emevi Devleti’nin son dönem halifelerinin kötü yönetimi ve hanedan üyeleri arasındaki mücadeleler merkezî otoritenin zayıflamasına yol açmıştır. Uyguladıkları mevali politikası ve Kerbela Olayı gibi gelişmeler de buna eklenince Emeviler halk desteğini kaybetmiştir. Bu gelişmelere karşı Abbasi ailesi, Horasan’da eşitlik ve adalet düşüncesiyle isyan hareketi başlatmıştır. Emevi hanedanına karşı cephe alan Türklerin de dahil olduğu çeşitli grupların bu isyanda Abbasi ailesi ile birlikte hareket etmesi ayaklanmayı başarıya ulaştırmış ve Ebü’l-Abbas, Kûfe’de halife ilan edilmiştir. Abbasiler ikinci halifeleri Ebu Ca’fer el-Mansur zamanında Bağdat şehrini kurarak burayı devletin merkezi yapmışlardır. Halife Mansur Dönemi’nde, Arap ve mevali arasındaki fark ortadan kalkmıştır ve İranlılar, devlet içinde etkin konuma gelmiştir. Abbasi halifeleri, Sasanilerin yönetim yapısını örnek alarak vezirlik sistemini benimsemişlerdir. Mansur Dönemi’nde Anadolu’ya akınlar yapılmış ve Halife Mehdi Dönemi’nde Bizans vergiye bağlanmıştır. Abbasi Devleti, Harun Reşid zamanında en güçlü dönemlerini yaşamıştır. Bu dönemde tarım, ticaret, bilim ve eğitim düzeyi artmış; Bağdat, Doğu’nun en büyük ve en önemli ekonomik merkezi olmuştur. Abbasiler, her ne kadar geniş topraklara hükmedip (Harita 2.3.) kültürel alanda gelişmiş olsa da ilk yıllardan itibaren devletin merkezi otoritesi sarsılmaya başlamıştır.

Örneğin Endülüs Emevileri’nin bağımsızlığını kazanmasından sonra Fas’ta İdrisiler, Tunus’ta Ağlebiler gibi Tavaif-i Müluk denilen bağımsız ve yarı bağımsız devletler ortaya çıkmaya başlamıştır. IX. yüzyılın ortalarından itibaren Abbasilerin gücü, Mısır’dan batıya geçemiyordu. 868-905 yılları arasında Tolunoğulları ve 935-969 yılları arasında Akşitler gibi Türk devletleri, Mısır ve Suriye’ye hâkim olarak batıdaki Abbasi sınırını daraltmışlardı. Doğudaki durum da batıdakinden çok farklı değildi. Maveraünnehir’de Samaniler, Horasan’da Tahiriler halifeye bağlı olmakla beraber iç ve dış işlerinde tamamen bağımsız hareket ediyordu. Abbasiler, yaşanan tüm problemlere rağmen siyasi varlıklarını 1258 yılına kadar devam ettirmeyi başarmışlarıdır. 1258 Cengiz Han’ın torunu İlhanlı hükümdarı Hülagü, Bağdat şehrini işgal ederek Abbasi Devleti’ne son vermiştir. Abbasi ailesinden el- Müstansır, Memlük Sultanı Baybars tarafından Kahire’de halife ilan edilmesiyle 1517’de Osmanlı Sultanı Yavuz Sultan Selim’in Memlüklüleri ortadan kaldırmasına kadar halifelik makamı Abbasi ailesinde kalmıştır. Yavuz Sultan Selim Dönemi’nden itibaren Osmanlı padişahları tarafından kullanılan halife unvanı 3 Mart 1924’te halifeliğin kaldırılması tarihe karışmıştır. Abbasilerde Sosyal Hayat ve Devlet Teşkilatı: Abbasi Devleti’nin sınırları içinde Araplar başta olmak üzere, İranlılar ve Türkler gibi çeşitli milletler ve mezheplere mensup insanlar hayatını sürdümekteydi. Zaman zaman bu kavimler arasında çatışmalar çıktığı gibi mezhepler arasında da mücadeleler eksik olmamıştır. Abbasilerde, İslam toplumu genel olarak havas ve avam denilen iki tabakadan oluşuyordu. Halifenin yakınları, vezirler, emirler, kadılar, âlim ve kâtipler havas tabakasında iken esnaf ve sanatkârlar, çiftçiler, askerler, köleler ve diğer gruplar da avam tabakasına mensup olmuşlarıdır. Sosyal sınıflardan biri de zımmi denilen Yahudi ve Hristiyanlardan oluşan askerlik yapmamaları karşılığında cizye vergisi ödemekle yükümlü gruptu. Talas Savaşı’ndan sonra kâğıt üretimi Çin’in dışına çıkmış ve 756 yılında Semerkant’ta ve zamanla diğer şehirlerde kâğıt imalathanesi kurulmuştur. Avrupa’da ise kâğıt imalatına ancak XIII. yüzyıldan itibaren başlanmıştır. Abbasi şehirlerinde asayiş, şurta teşkilatı tarafından sağlanıyordu. Halifelerin siyasi otoritelerinin zayıflaması üzerine, devlet erkânı arasında ortaya çıkan iktidar mücadelesine son vermek maksadıyla kurulan kuruma Emirü’l-ümeralık deniyordu. Bu kurumun başındaki kişi olan Emirü’l-ümera, geniş yetkilere sahip olduğundan hutbe ve sikkelerde halifenin isminden sonra geçmekteydi. Harun Reşid devrinden itibaren ise kadılkudatlık (başkadılık) makamı kurulmuştur.

Abbasiler Devri’nde siyasi, iktisadi ve dinî sebeplere dayanan isyanlara sık sık rastlanmaktadır. İsyan hareketinin altında milliyetçilik düşüncesinden daha çok özellikle İran kökenli dinî ideoloji yatıyordu. Bu isyanları bastırmak için Divanü’z-zenadıka adı verilen bir müessese kurulmuştur. Abbasiler, devlet işlerini görüşmek için farklı divanlar kurmuştur. Devletin mali işlerine Divanü beytülmal, askerî işlere Divanü’l-ceyş, resmî yazışmalara Divan’ı-tevki, posta ve gizli istihbarat hizmetlerine Divanü’l-berid, idari haksızlıklara ve adli hatalara Divan’ı-mezalim bakardı.

Bir Cevap Yazın