Osmanlıda Kıraathane-Kahvehane ve Bozahane Kültürü

Kahve ve kahvehane Türk insanının yaşamına 16. yüzyıldan itibaren girmiştir (Görsel 3.4). Kahvehaneler toplumsal paylaşımın gerçekleştiği ve geçmişin yâd edildiği kültürel mekânlardır.

Kıraathane, kahvehaneden daha sonra ortaya çıkmış ve bu mekânların okuma salonu biçimine dönüşmüş şeklidir. Kıraathaneler halkın dostlarıyla görüşüp sohbet etmek için toplandıkları yerlerdir. Aynı zamanda şairler, meddahlar ve saz şairlerinin kültürel etkinlikte bulundukları yaygın eğitim mekânıdır. Kahvehanelerin kıraathane (okuma evi) olarak faaliyet göstermesi Kanuni Sultan Süleyman Dönemi’ne rastlamaktadır. Bu dönemden sonra kahvehanelerde edebî faaliyetler artmıştır. Kahvehaneler meddahların konuşma yeri, saz şairlerinin saz çalma ve söyleme, mâni yarışlarının yapılma yeridir. Kahvehanelerin fonksiyonları arasında karşılıklı tartışmalarla fikir alışverişinde bulunmak, güncel meseleler hakkında bilgi almak bulunmaktadır. Kahvehaneler özellikle ramazan aylarında daha hareketli olmaktadır. Ramazan ayında kahvehanelerde sazlı sözlü meclisler kurulmakta, aşıklar atışmakta ve edebiyatçılar da eserlerini anlatmaktadırlar. Osmanlı Devleti’nin sınırlarının genişlemesiyle birlikte yiyecek ve içecek konusunda etkileşim yaşanmıştır. Bu etkileşim Osmanlıların Balkan topraklarına geçmesiyle birlikte boza kültürünün Osmanlılara geçmesini sağlamıştır. Boza, Osmanlıların beğenerek tükettikleri bir içecek türü olmuştur.

Bir Cevap Yazın